You searched for: kıyamet (Turkiska - Franska)

(gerçekleşecek) kıyamet!
l'inévitable [l'heure qui montre la vérité]

gerçek olan kıyamet.
l'inévitable [l'heure qui montre la vérité]

nedir, o kıyamet?
qu'est-ce que l'inévitable?

andolsun kıyamet gününe.
non!... je jure par le jour de la résurrection!

kıyamet günü mutlaka gelecektir.
l'heure va certes arriver.

nedir gerçek olan kıyamet?
qu'est-ce que l'inévitable?

ansızın kopacak kıyamet kopunca.
quand l'événement (le jugement) arrivera,

yoo, kıyamet gününe and içerim,
non!... je jure par le jour de la résurrection!

'elbette gerçekleşecek olan' (kıyamet).
l'inévitable [l'heure qui montre la vérité]

allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir.
eh bien, allah jugera entre vous au jour de la résurrection.

kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz verilecektir.
mais c'est seulement au jour de la résurrection que vous recevrez votre entière rétribution.

"kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum.
et je ne pense pas que l'heure viendra.

allah kıyamet günü aranızda hüküm verir.
eh bien, allah jugera entre vous au jour de la résurrection.

hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
non!... je jure par le jour de la résurrection!

kıyamet saatini bilmek de o'na mahsustur.
il détient la science de l'heure.

"Şüphesiz, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir.
l'heure va certes arriver.

kıyamet saatine ilişkin bilgi o'nun katındadır.
il détient la science de l'heure.

(kıyamet) sa'at(i) mutlaka gelecektir.
l'heure va certes arriver.

"kıyamet günü nerede/ne zaman?" diye sorar.
il interroge: «a quand, le jour de la résurrection?»

(fir'avn), kıyamet günü kavminin önünde gidiyor.
il précédera son peuple, au jour de la résurrection.