You searched for: senin iyi bir güne (Turkiska - Franska)

senin iyi bir doktora ihtiyacın var.
tu as bien besoin d'un médecin !

ne iyi bir kul!
quel bon serviteur!

o iyi bir arkadaştı.
il était un bon ami.

"bize bunu yorumla; senin iyi bir kimse olduğunu görüyoruz"
apprends-nous l'interprétation (de nos rêves), nous te voyons au nombre des bienfaisants».

doğrusu biz senin iyi davrananlardan olduğunu görüyoruz" dediler.
nous voyons que tu es vraiment du nombre des gens bienfaisants».

bir sayfaya tek bir güne ait tüm olayları yazdırır
imprimer tous les évènements d'une même journée sur une même page.

İyi bir tenisçisin.
tu es un bon joueur de tennis.

büyük bir günde
en un jour terrible,

o, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.
ils leur accordera un délai jusqu'au jour ou leurs regards se figeront.

bu, bir gündür ki söz söyleyemezler.
ce sera le jour où ils ne [peuvent] pas parler,

bugün, kâfirlerin konuşamayacakları bir gündür.
ce sera le jour où ils ne [peuvent] pas parler,

gerçekten o gün, azabı büyük bir gündü.
ce fut le châtiment d'un jour terrible.

yeni elbiselerimizi giyip yürüyüşleri izlemeye çıktığımız bir gündü,
c'était le jour oú nous portions nos nouveaux habits et allions regarder les défilés

ancak, allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.
ils leur accordera un délai jusqu'au jour ou leurs regards se figeront.

adaklarını yerine getirirler ve şerri salgın olan bir günden korkarlar.
ils accomplissent leurs vœux et ils redoutent un jour dont le mal s'étendra partout.

biz onların üstüne uğursuz mu uğursuz bir günde uğultulu bir kasırga saldık.
nous avons envoyé contre eux un vent violent et glacial, en un jour néfaste et interminable;

biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.
nous avons envoyé contre eux un vent violent et glacial, en un jour néfaste et interminable;

"bir gündür ki o, ne mal fayda verir ne oğullar."
le jour où ni les biens, ni les enfants ne seront d'aucune utilité,

"biz, suratsız ve belalı bir günden ötürü rabbimizden çekiniriz."
nous redoutons, de notre seigneur, un jour terrible et catastrophique».

adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar.
ils accomplissent leurs vœux et ils redoutent un jour dont le mal s'étendra partout.