You searched for: güçsüzlüğü (Turkiska - Kroatiska)

doğanızın güçsüzlüğü yüzünden insan ölçülerine göre konuşuyorum. bedeninizin üyelerini ahlaksızlığa ve kötülük yapmak üzere kötülüğe nasıl köle olarak sundunuzsa, şimdi de bu üyelerinizi kutsal olmak üzere doğruluğa köle olarak sunun.
po ljudsku govorim zbog vaše ljudske slabosti: kao što nekoæ predadoste udove svoje za robove neèistoæi i bezakonju - do bezakonja, tako sada predajte udove svoje za robove pravednosti - do posveæenja.

ekonomik engeller ve savaş sonrasının güçsüzlüğü, Çek cumhuriyeti'nin brno kentindeki masaruyk Üniversitesi Öğretim görevlisi vera stojarova'ya göre suç çeteleri için elverişli bir ortam yarattı.
ekonomske blokade i teško poslijeratno razdoblje pružili su povoljno ozračje kriminalnim skupinama, kaže vera stojarova, asistentica na sveučilištu masaryk u brnu, u Češkoj republici.

Örneğin balkanlar'daki zayıf devlet sendromu, kurumların güçsüzlüğü ve yanı sıra suç unsurunun ekonomik hayatın önemli bir bölümünde yer alıyor olması, olumsuz bir yol bağımlılığını tersine çevirmeyi ümit edenler için ciddi bir endişe kaynağı olmalı.
na balkanu bi, primjerice, sindrom slabe države i nestabilnosti institucija, kao i visoka razina gospodarskog kriminaliteta trebali predstavljati uzrok dubokoj zabrinutosti za one koji se nadaju bijegu od ovisnosti o putanji.

blarel, programın hedeflerinin "kamu harcamaları yönetimini güçlendirmek, krizin yoksullar ve savunmasızlar üzerindeki etkisini hafifletmek ve mevcut ve potansiyel güçsüzlükleri ortadan kaldırarak bir iç finans sektörü krizinin risklerini en aza indirmek" olduğunu söyledi.
njegovi su ciljevi "ojačati upravljanje javnim troškovima, ublažiti učinak krize na siromašne i ranjive, te minimizirati rizike krize u domaćem financijskom sektoru rješavanjem aktualnih i potencijalnih slabosti", rekao je.