You searched for: kendine çok iyi bak (Turkiska - Tyska)

kendine iyi bak.
pass auf dich auf.

Çok iyi yardımlar
freundliche unterstützung

bu ev çok iyi.
dieses haus ist sehr gut.

bu çok iyi arkadaşım
das ist sehr gut mein freund

biz onu çok iyi biliyorduk.
und wir wußten über ihn bescheid.

o, sakınanı çok iyi bilir.
er kennt diejenigen am besten, die (ihn) fürchten.

allah zalimleri çok iyi bilir.
und allah ist allwissend über die unrecht- begehenden.

allah, düşmanlarınızı çok iyi bilir.
gott weiß besser über eure feinde bescheid.

Çok İleri
zusätzlich

o çok iyiydi.
das war sehr gut.

hayır; gerçekten rabbi, kendisini çok iyi görendi.
doch, mit sicherheit! gewiß, sein herr war über ihn allsehend.

kendimi çok yalnız am
ich bin sehr einsam

bu çok ileri gidiyor.
das geht zu weit!

bugün kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum.
heute fühl ich mich nicht ganz gesund.

kendilerinden çok yüce olan rab'lerini sayarlar ve kendilerine emredileni uygularlar.
sie (die engel) fürchten ihren herrn über ihnen und tun, was ihnen geboten wird.

Çünkü allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azab vardır.
für diejenigen, die vom weg gottes abirren, ist eine harte pein bestimmt dafür, daß sie den tag der abrechnung vergessen haben.

sizler buzağıya tutulmakla kendinize çok yazık ettiniz! derhal yaradanınıza tevbe edin!
zweifelsohne habt ihr euch selbst durch eure annahme des kalbes unrecht angetan, so bereut vor eurem schöpfer und tötet euch selbst.

ama neticede biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.
dann vertrieben wir sie aus dschannat, quellen,

altın bir buhurdan taşıyan başka bir melek gelip sunağın önünde durdu. tahtın önündeki altın sunakta bütün kutsalların dualarıyla birlikte sunmak üzere kendisine çok miktarda buhur verildi.
und ein andrer engel kam und trat an den altar und hatte ein goldenes räuchfaß; und ihm ward viel räuchwerk gegeben, daß er es gäbe zum gebet aller heiligen auf den goldenen altar vor dem stuhl.

bu sebeple, o'nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.
diejenigen, die seinem befehl zuwiderhandeln, sollen sich in acht nehmen, daß nicht eine versuchung sie trifft, oder eine schmerzhafte pein sie trifft.