Şunu aradınız:: limitation;limitation (İngilizce - Türkçe)

cadastre-limitation
kadastro-sınırlandırma

limitation of liability
yÜkÜmlÜlÜĞÜn sinirlandirilmasi

so this is a limitation.
kısıtlardan biri bu.

without limitation to the following;
bunlarla sınırlı kalmamak şartıyla;

land cadastre-limitation process
kadastro-sınırlama işi

aircraft approach limitation (aal)
uçak yaklaşım sınırlaması

• flexible alignment for design limitation
• tasarım sınırlandırması için esnek hizlama

limitation of liabilities/force majeure:
yükümlülüğün sınırlandırılması/mücbir sebepler:

this is the same limitation that header() has.
bu yöntemi kullanmak için setcookie() fonksiyonu kullanabilirsiniz.

m111-6022 (power limitation per en 301 839)
m111-6022 (en 301 839 doĞrultusunda gÜÇ sinirlandirmasi)

the limitation was that they didn't have any money.
sınırlayıcı unsur hiç paralarının olmamasıydı.

the first limitation is the oxygen -- oxygen toxicity.
birincisi oksijendir -- oksijen zehirlenmesi.

second main inspection before course of the limitation period.
sınırlandırma süresi öncesinde ikinci ana kontrol.

2.9 client limitations no limitation has been imposed by the client.
2.9 müşteri sınırlamaları müşteri tarafından herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir.

the applicants made their objection on 05.03.2003 within this time limitation.
başvuru sahipleri, bu zaman sınırı dahilinde 05/03/2003 tarihinde itirazda bulunmuşlardır.

logic with this limitation on quantification is referred to as first-order logic.
Ölçmedeki bu sınırlamadaki mantık birinci derecenden mantık olarak adlandırılır.

a limitation of this implementation is that two separate automata are required, one to administer each drug.
bu uygulamanın bir sınırlaması, iki farklı otomata gerek olmasıdır, her bir ilaç için ayrı bir otomat gerekmektedir.

they had one great limitation and one great freedom as they tried to conceive of a global network.
global bir ağ kurmaya çalışırlarken bir büyük sınırlayıcı unsurları vardı bir de büyük özgürlükleri.

it's a different shape, but other than that it's the same basic limitation.
Şekli farklıdır ama bunun dışında aynı temel sıralama söz konusudur.

of the rest, 29 benefited from statutes of limitation, eight received suspended sentences, and 13 were acquitted.
geri kalan 29'u kısıtlama statüsünden yararlandi, sekizi geçici süreyle görevinden alındi, 13'ü ise beraat etti.