Şunu aradınız:: two hours (İngilizce - Türkçe)

in two hours
iki saat

i sang for two hours.
İki saat şarkı söyledim.

two hours? one, maybe?
İki saat?bir, belki.

he died two hours later.
İki saat sonra öldü.

i have been here for two hours.
İki saattir buradayım.

i'll be back in two hours.
İki saat içinde geri döneceğim.

the accident happened two hours ago.
kaza, iki saat önce oldu.

have you been studying for two hours?
İki saattir çalışıyor musun?

i'll be back within two hours.
ben iki saat içinde döneceğim.

everett spoke for almost two hours.
everett neredeyse iki saat boyunca konuştu.

my flight has been delayed for two hours
uçuşum iki saat ertelendi

and that process takes about two hours.
ve bu işlem yaklaşık iki saat alıyor.

do you really want to wait for two hours?
gerçekten iki saat beklemek istiyor musun?

i walked for two hours in the afternoon heat.
Öğleden sonra sıcağında iki saat yürüdüm.

he had been reading for two hours when she came in.
o içeri geldiğinde, o iki saat boyunca kitap okuyordu.

i had to look after tom for two hours this afternoon.
bu öğleden sonra tom'a iki saat bakmak zorunda kaldım.

he had already spent two hours lecturing when she came in.
o içeri girdiğinde, o iki saattir ders anlatıyordu.

i laid down for a short nap and fell asleep for two hours.
biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.

i work 10 hours a day; i commute two hours a day.
günde 10 saat calışıyorum, işe gidip gelmem de 2 saatimi alıyor.

i spent two hours watching a baseball game on tv last night.
ben dün gece televizyonda bir beyzbol oyunu izlemek için iki saat harcadım.