Şunu aradınız:: kundtun (Almanca - Türkçe)

dann wird er euch kundtun, was ihr zu tun pflegtet.
artık o, size yaptıklarınızı bildirecektir.

soll ich euch kundtun, auf wen die satane herabkommen?
"Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?" de.

dann wird er ihnen kundtun, was sie getan haben.
allah her şeyi pek iyi bilir.

will ich auch mein teil antworten und will mein wissen kundtun.
ben de bildiğimi söyleyeceğim.

alsdann wird er ihnen kundtun, was sie zu tun pflegten.
allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

sag: soll ich euch denn kundtun, was schlechter ist als dies?
de ki: "size bundan (bu öfkeli durumunuzdan) daha kötü bir şey haber vereyim mi? varacağınız ateş!

unser herr, du weißt, was wir verbergen und was wir kundtun.
"ey rabbimiz! sen bizim gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da şüphesiz bilirsin.

keiner kann dir kundtun wie einer, der kenntnis von allem hat.
hiç kimse sana, herşeyi bilen (allah) gibi gerçekleri haber veremez.

und dein herr kennt wohl, was ihre herzen verhehlen und was sie kundtun.
rabbin elbette onların kalplerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir.

sprich: soll ich euch etwas kundtun, was besser ist als dieses?
(resulüm!) de ki: size bunlardan daha iyisini bildireyim mi?

so sollt ihr's ihnen kundtun und sagen: israel ging trocken durch den jordan,
onlara, ‹İsrail halkı Şeria irmağının kurumuş yatağından geçti› diyeceksiniz.