Şunu aradınız:: korumpirana (Sırpça - Türkçe)

i, kako se ispostavilo, transakcija je bila korumpirana.
ve ortaya çıktığı üzere, satışa yolsuzluk karışmış.

korumpirana prodaja telekoma trese crnu goru godinu posle više godina
yolsuzluğa bulaşan telekom'un satışı yıllar sonra karadağ'ı sarstı

to mediteransko ostrvo ponovo se istaklo kao najmanje korumpirana od zemalja jugoistočne evrope.
akdeniz adası, bir kez daha güneydoğu avrupa (gda) ülkeleri arasında yolsuzluğun en az olduğu ülke oldu.

u izveštaju transparensi internešenela kipar je ocenjen kao najmanje korumpirana zemlja jugoistočne evrope. [ti]
uluslararası Şeffaflık Örgütü raporunda kıbrıs, gda ülkeleri arasında yolsuzluğun en az olduğu ülke oldu. [ti]

sa ocenom 9,5, novi zeland je na vrhu globalne tabele, kao najmanje korumpirana zemlja na svetu u ovoj godini.
yeni zelanda 9,5 puanla bu yıl dünyanın en az yolsuzluk görülen ülkesi olarak küresel tablonun tepesinde yer alıyor.

kao što jovanovićeva kaže u intervjuu za setimes, postoji još jedna teškoća: promeniti mišljenje javnosti da je država sistemski korumpirana.
markoviç, tüm bunlarla uğraşırken, diğer yandan da devlet mekanizmasının tamamen yozlaştığı yönündeki kamuoyu algısını da değiştirmeye çalışıyor.

međutim, veoma je pogrešno misliti da je hrvatska korumpirana zemlja i da su ljudi ovde pokvareni“, rekao je stanovnik zagreba ante zeljić.
fakat hırvatistan'ın yolsuz bir ülke olduğu ve insanların yozlaşmış olduğunu düşünmek son derece yanlış." diyor.

diomidis spinelis, bivši službenik ministarstva finansija, naljutio je poreznike tvrdnjom da je njihova profesija korumpirana i pozvao grke da na internetu prijave slučajeve mita, iznude ili ucene.
eski bir maliye bakanlığı yetkilisi olan diomidis spinellis, mesleklerinin yolsuzluğa batmış olduğunu iddia ederek vergi tahsildarlarını kızdırdı ve yunanlıları internete girip rüşvet, para sızdırma ve şantaj olaylarını rapor etmeye çağırdı.

pored toga, većina mladih ljudi smatra da je politika korumpirana i ne trudi se da postane deo nje, fokusirajući se umesto toga na privatne stvari, a manje na javne interese.
ayrıca çoğu insan siyaseti yolsuzluğa bulaşmış olarak görüp katılmak istemiyor, onun yerine kendi özel meselelerine odaklanıp halkın çıkarlarına daha az ilgi gösteriyor.

srbija je "vrlo neefikasna, centralizovana i vrlo korumpirana država, što je posledica miloševićevog vremena", izjavio je setimesu nenad Čanak, predsedik saveta za decentralizaciju srbije.
sırbistan ademi merkeziyet kurulu nenad canak setimes'a verdiği demeçte, sırbistan'ın "son derece verimsiz, merkezileşmiş ve yüksek yolsuzluk oranına sahip bir devlet olduğunu ve bunun da miloseviç zamanının bir sonucu olduğunu" söyledi.

pored toga, većina mladih ljudi smatra da je politika korumpirana i ne trudi se da postane deo nje, fokusirajući se umesto toga na privatne stvari, a manje na javne interese. apatija je toliko velika da su mladi često neupućeni kada su u pitanju političari i njihove funkcije.
ayrıca çoğu insan siyaseti yolsuzluğa bulaşmış olarak görüp katılmak istemiyor, onun yerine kendi özel meselelerine odaklanıp halkın çıkarlarına daha az ilgi gösteriyor.