Şunu aradınız:: öğüt (Türkçe - İspanyolca)

öğüt
advertencia

sen öğüt ver!
¡amonesta, pues!

bir öğüt bırakanlara,
¡por los que lanzan una amonestación

korkan, öğüt alır.
se dejará amonestar quien tenga miedo de alá,

pek az öğüt dinliyorsunuz.
¡qué poco os dejáis amonestar!

ne az öğüt alıyorsunuz?
¡qué poco os dejáis amonestar!

ben sana öğüt verenlerdenim."
te aconsejo bien».

dileyen bundan öğüt alır.
que recordará quien quiera,

dileyen dinler, öğüt alır.
que recordará quien quiera,

zikr (vahy, öğüt) bırakanlara;
¡por los que lanzan una amonestación

hiç mi öğüt alıp-düşünmüyorsunuz?
¿es que no os dejaréis amonestar?

allah dilemeksizin öğüt alamazlar.
pero no lo tendrán en cuenta, a menos que alá quiera.

düşünüp öğüt almıyor musunuz?
¿es que no os dejaréis amonestar?

bu, bir öğüt verici, düşündürücüdür.
esto es un recuerdo.

ancak sağduyu sahipleri öğüt alır.
sólo se dejan amonestar los dotados de intelecto.

artık dileyen, öğüt alır onunla.
que recordará quien quiera.

(Öğüt alma kulağıyle) İşitmiyorlar mı?
¿no oirán, pues?

artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
¿es que no os dejaréis amonestar?

kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar.
si se les recuerda algo, no se acuerdan.

sağduyu sahiplerinden başkası düşünüp öğüt almaz.
pero no se dejan amonestar sino los dotados de intelecto.