Şunu aradınız:: şaşılası (Türkçe - Arapça)

ham ülkesinde şaşılası işlerini.
‎اقاما بينهم كلام آياته وعجائب في ارض حام‎.

beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri.
فمن ذا الذي يخفي القضاء بلا معرفة. ولكني قد نطقت بما لم افهم. بعجائب فوقي لم اعرفها.

Şaşılası gücünü yine gösterirsin üstümde.
وان ارتفع تصطادني كاسد ثم تعود وتتجبر عليّ.

dur da düşün tanrının şaşılası işlerini.
انصت الى هذا يا ايوب وقف وتأمل بعجائب الله.

bilgisi kusursuz olanın şaşılası işlerini biliyor musun?
أتدرك موازنة السحاب معجزات الكامل المعارف.

büyük denemeleri, belirtileri, o büyük ve şaşılası işleri gözlerinizle gördünüz.
التجارب العظيمة التي ابصرتها عيناك وتلك الآيات والعجائب العظيمة.

yüce tanrının benim için gerçekleştirdiği belirtileri ve şaşılası işleri size bildirmeyi uygun gördüm.
الآيات والعجائب التي صنعها معي الله العلي حسن عندي ان اخبر بها.

bu lanetler siz ve soyunuz için sonsuza dek bir belirti, şaşılası bir olay olarak kalacak.
فتكون فيك آية واعجوبة وفي نسلك الى الابد.

elimi uzatacak ve aralarında şaşılası işler yaparak mısırı cezalandıracağım. o zaman sizi salıverecek.
فامدّ يدي واضرب مصر بكل عجائبي التي اصنع فيها. وبعد ذلك يطلقكم.

rab musaya, ‹‹mısırda şaşılası işlerim çoğalsın diye firavun sizi dinlemeyecek›› demişti.
وقال الرب لموسى لا يسمع لكما فرعون لكي تكثر عجائبي في ارض مصر.

rab onu mısırda firavuna, görevlilerine ve bütün ülkesine bir sürü belirtiler, şaşılası işler yapması için göndermişti.
في جميع الآيات والعجائب التي ارسله الرب ليعملها في ارض مصر بفرعون وبجميع عبيده وكل ارضه

‹‹aranızdan bir peygamber ya da düş gören biri çıkarsa, bir belirtiyi ya da şaşılası bir olayı önceden bildirirse,
اذا قام في وسطك نبي او حالم حلما واعطاك آية او اعجوبة

‹bilmediğiniz başka ilahlara yönelip tapınalım› derse, söz ettiği belirti, şaşılası olay gerçekleşse bile,
ولو حدثت الآية او الاعجوبة التي كلمك عنها قائلا لنذهب وراء آلهة اخرى لم تعرفها ونعبدها

gökte büyük ve şaşılası başka bir belirti gördüm: son yedi belayı taşıyan yedi melekti. Çünkü tanrının öfkesi bu belalarla son buluyordu.
ثم رأيت آية اخرى في السماء عظيمة وعجيبة. سبعة ملائكة معهم السبع الضربات الاخيرة لان بها اكمل غضب الله.

ama siz seçilmiş soy, kralın kâhinleri, kutsal ulus, tanrının öz halkısınız. sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran tanrının erdemlerini duyurmak için seçildiniz.
واما انتم فجنس مختار وكهنوت ملوكي امة مقدسة شعب اقتناء لكي تخبروا بفضائل الذي دعاكم من الظلمة الى نوره العجيب.

musa'yla harun firavunun önünde bütün bu şaşılası işleri yaptılar. ama rab firavunu inatçı yaptı. firavun İsrailliler'i ülkesinden salıvermedi.
وكان موسى وهرون يفعلان كل هذه العجائب امام فرعون. ولكن شدّد الرب قلب فرعون فلم يطلق بني اسرائيل من ارضه

tanrınız rabbin sizi mısırdan çıkarmak için yaptığı büyük denemeleri, belirtileri, şaşılası işleri, güçlü ve kudretli elini gözlerinizle gördünüz. tanrınız rab şimdi korktuğunuz bütün bu halklara aynısını yapacaktır.
التجارب العظيمة التي ابصرتها عيناك والآيات والعجائب واليد الشديدة والذراع الرفيعة التي بها اخرجك الرب الهك. هكذا يفعل الرب الهك بجميع الشعوب التي انت خائف من وجهها

hiçbir tanrı tanrınız rabbin mısırda gözlerinizin önünde sizin için yaptığı gibi denemelerle, belirtilerle, şaşılası işlerle, savaşla, güçlü ve kudretli elle, büyük ve ürkütücü olaylarla gidip başka bir ulustan kendine bir ulus almaya kalkıştı mı?
او هل شرع الله ان ياتي وياخذ لنفسه شعبا من وسط شعب بتجارب وآيات وعجائب وحرب ويد شديدة وذراع رفيعة ومخاوف عظيمة مثل كل ما فعل لكم الرب الهكم في مصر امام اعينكم.