Şunu aradınız:: bütünleştirici (Türkçe - Sırpça)

bu, tüm katılımcılara sinerji sağlayan bütünleştirici bir araç," dedi.
"to je sredstvo integracije koje garantuje zajedničko delovanje svih učesnika."

bütün gerçekler bana bu ülkenin onunla daha iyiye gideceğini ve onun bütünleştirici bir rol oynayacağını söylüyor."
sve činjenice govore mi da će ova zemlja biti bolja sa njim i da će on imati integrativnu ulogu», kaže kukić.

30 temmuz günü televizyonlardan yayımlanan ulusa sesleniş konuşmasında başbakan recep tayyip erdoğan, "bu anayasa, geçmiş dönemlerin demokratik ayıplarından arındırılmış, dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, baskıcı değil özgürleştirici bir anayasa olmalı." dedi.
„taj ustav treba da bude oslobođen nekadašnjih sramota za demokratiju: ne ekskluzivan nego inkluzivan, ne otuđujući nego zbližavajući, ne diskriminišući nego integrišući i ne ugnjetavački nego oslobađajući“, rekao je premijer redžep tajip erdogan u televizijskom obraćanju naciji 30. jula.