Şunu aradınız:: avlu (Türkçe - İspanyolca)

avlu
atrio

batı kapısına bakan avlu içinse, yolda dört, avluda iki nöbetçi bekliyordu.
en el atrio del occidente había cuatro en la avenida y dos en el atrio mismo

avlunun çevresindeki perdeleri, direkleri, direk tabanlarını, avlu kapısındaki perdeyi,
las mamparas del atrio, sus pilares, sus bases y la cortina de la entrada del atrio

İç avlu girişlerindeki eyvanların yanında kapısı eyvana açılan bir oda vardı. yakmalık sunular burada yıkanıyordu.
había una cámara cuya entrada daba al vestíbulo de la puerta. allí lavaban el holocausto

daha sonra adam beni dış avluya çıkarıp sırayla avlunun dört köşesine götürdü. avlunun her köşesinde küçük birer avlu olduğunu gördüm.
luego me sacó al atrio exterior y me hizo pasar por los cuatro ángulos del atrio, y he aquí que en cada ángulo había un patio

rabbin görkemi keruvların üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. tapınak bulutla doldu. avlu rabbin görkeminin parıltısıyla doluydu.
entonces la gloria de jehovah se elevó de encima de los querubines, hacia el umbral del templo. y el templo fue llenado por la nube, y el atrio se llenó del resplandor de la gloria de jehovah

‹‹konuta bir avlu yap. avlunun güney tarafı için yüz arşın boyunda, özenle dokunmuş ince keten perdeler yapacaksın.
"harás el atrio del tabernáculo. en el lado sur el atrio tendrá mamparas de lino torcido a lo largo de 100 codos, por un lado

süleyman dedi ki: "o, cilalı sırçadan yapılmış bir parlak avlu/zemindir."
dijo él: «es un palacio pavimentado de cristal».

eyvan dış avluya bakıyordu. kapı söveleri hurma ağacı motifleriyle kaplıydı. oraya sekiz basamakla çıkılıyordu.
sus vestíbulos daban al atrio exterior, y en ambos lados tenían decoraciones de palmeras sobre sus pilastras. y ocho gradas daban acceso a ellos