Şunu aradınız:: demanding (İngilizce - Türkçe)

tom is demanding.
tom talepkardır.

you're demanding.
sen talepkarsın.

he started demanding it.
bunu talep etmeye başlamış.

i'm pretty demanding.
oldukça talepkarım.

the consumer is demanding it.
tüketici bunu talep ediyor.

activate window demanding attention
pencere kenarlığını gizle

he's a very demanding person.
Çok zahmetli birisidir.

minority representatives are demanding changes.
azınlık temsilcileri değişiklik talep ediyor.

they are demanding a 40% salary hike.
Öğretmenler% 40'lık ücret zammı talep ediyorlar.

they are demanding shorter working hours.
daha kısa çalışma saatleri istiyorlar.

the teachers are demanding a 100% raise.
Öğretmenler% 100'lük ücret zammı talep ediyorlar.

the senator has a very demanding schedule this week.
senatörün bu hafta çok zorlu bir takvimi var.

one demanding, demanded the chastisement which must befall
bir isteyen, olacak azabı istedi.

*yemenis march demanding prosecution of ex-leader.
*yemenliler eski başkanlarının idamı için yürüdüler.

the sdp is demanding that rae representatives testify before parliament.
sdp, rae temsilcilerinin parlamento huzurunda ifade vermelerini talep ediyor.

teachers are demanding a 100% pay rise beginning in january.
Öğretmenler ocak ayından itibaren% 100'lük ücret zammı talep ediyorlar.

there was a consensus of the people demanding mubarak go."
mübarek'in gitmesini isterken halkta bir uzlaşma vardı."

so one of the most cognitively demanding things we do is buy furniture.
yani bilişsel açıdan en fazla çaba gerektiren şey mobilya satın almamız.

some authorities, however, are demanding the immediate termination of the ohr.
ancak bazı yetkililer, ytd'nin görevine hemen son verilmesini talep ediyorlar.

the controllers are demanding more personnel be hired and better healthcare benefits.
kontrolörler daha fazla personel işe alınmasını ve sağlık ikramiyelerinin artırılmasını istiyorlar.