Şunu aradınız:: i will never let you go my life (İngilizce - Türkçe)

i will never abandon you.
seni asla bırakmayacağım.

i will never change my mind.
ben asla fikrimi değiştirmeyeceğim.

i will never tell!
asla söylemeyeceğim.

i will never see him.
onu asla görmeyeceğim.

i will never force you to marry him.
onunla evlenmen için seni asla zorlamayacağım.

god will never let your faith go to waste.
allah ibadetlerinizi boşa çıkaracak değildir.

i will never do it again.
onu asla tekrar yapmayacağım.

i will never fall in love again.
bir daha asla aşık olmayacağım.

and then he added something i will never forget for the rest of my life.
ve sonra birşey ekledi, ömrüm boynca unutmayacağım birşey.

i will never tell a lie from now on.
bundan sonra asla yalan söylemeyeceğim.

god is with you and will never let your works go to waste.
allah sizinle beraberdir ve işlediklerinizi ziyan etmeyecektir.

in the future, i will never doubt my students' abilities.
gelecekte onların yeteneklerinden asla kuşku duymayacağım.

i have questions that i will never have the answers
ben cevapları asla sorularım var

i will never forget the day when i first met him.
onunla ilk karşılaştığım günü asla unutmayacağım.

i will never forget meeting that popular writer last year.
geçen yıl o popüler yazarla yaptığım toplantıyı asla unutmayacağım.

god will never let your faith go to waste. god is compassionate and merciful to mankind.
Şu da bir gerçek ki, allah öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir.

he made my stay agreeable! (so i will never betray him).
muhakkak ki, o (kocan), benim efendim, bana çok güzel baktı.

say, "i will never disobey my lord, for i fear the punishment of a dreadful day."
"rabbime isyan ettiğim taktirde büyük günün azabından korkarım," de.

as you have blessed me, i will never be a supporter of the guilty.’
bana lutfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara asla arka olmayacağım" dedi.

and i will never forget mahmoud and his son walking together pushing the empty wheelchair.
hiçbir zaman unutmayacağım, mahmut ve oğlunun beraber yürüdüğünü ve boş tekerlekli sandalyeyi ittiklerini.