Şunu aradınız:: tent (İngilizce - Türkçe)

tent
Çadır

blank tent card
boş Çadır kart

the mountains tent-pins?
biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı?

we slept in a tent.
biz bir çadırda uyuduk.

and with pharaoh of the tent pegs
beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek binalarla dolu İrem şehrinde oturan Âd milletine. [69,6-10; 7,71-72; 41,15;53,50]vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan semud milletine [7,73-79; 11,61-68; 26, 141-158]Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi firavun'a, [7,103-141; 11,96-99; 43,46-56]rabbinin ne yaptığını görmedin mi?

in the tent we talked and talked.
Çadırda konuştukça konuştuk.

"палатка") 'tent'*putuskaq (< rus.
"палатка") 'çadır'*putuskaq (< rus.

i'm used to sleeping in a tent.
Çadırda yatmaya alışkınım.

whose idea was it to pitch the tent here?
Çadırı buraya kurmak kimin fikriydi?

the leader should know where to set up the tent.
liderin çadırı nerede kuracağını bilmesi gerekir.

we have prepared for disbelievers fire. its tent encloseth them.
biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık.

so, i would sleep in a hypoxic tent every night.
böylece her gece hipoksik çadırda uyuyacaktım.

i'm lying in the tent, getting ready to go.
Çadırımda oturup gitmeye hazır hale geliyorum.

(the clouds formed a tent and rained fire upon them).
o cidden büyük bir günün azabı idi!

why don't aid agencies do this? this is the u.n. tent.
yardım organizasyonları bunu niye yapmıyor? bu birleşmiş milletler'in çadırı.

tents
Çadır