您搜索了: yağmaladılar (土耳其语 - 印尼语)

kileri yağmaladılar.
mereka menjarah persediaan makanan!

bütün eczaneleri yağmaladılar.
orang-orang merampok semua apotek.

evdeki herşeyi... yağmaladılar.
mereka meminta rumah... sebagai gantinya.

vikingler bütün avrupa'yı yağmaladılar.
the vikings menjarah di seluruh eropa .

evet mezarını yağmaladılar ve tabutu çalındı.
ya, mereka menggerebek makamnya dan peti mati itu dicuri.

bütün yumurtaları parçaladılar ve sepetleri yağmaladılar.
mereka memecahkan setiap telur, menghancurkan setiap keranjang.

yakın zamanda, insanlar gelip binaları yağmaladılar.
selama ini, orang-orang datang kemari dan menjarah di bangunan ini.

yıllar önce, 3000 kişilik bir kasabayı yaktılar ve yağmaladılar.
tahun lalu, mereka dibakar dan dijarah sebuah kota dari 3000 orang.

tatarlarla birlikte bizi öldürdüler tecavüz ettiler, kiliseleri yağmaladılar.
mereka membunuh , memperkosa mereka , mereka menjarah gereja bersama-sama dengan tartar .

filistlileri kovaladıktan sonra geri dönen İsrailliler filist ordugahını yağmaladılar.
setelah itu orang israel kembali dari mengejar orang filistin, lalu merampas isi perkemahan mereka

bütün mallarını, çocuklarını, kadınlarını aldılar, evlerindeki her şeyi yağmaladılar.
mereka mengambil semua barang yang berharga, menawan semua wanita dan anak-anak, dan merampas segala isi rumah-rumah di kota itu

vikingler avrupa'yı yağmaladılar, servetlerini saklayacak bir yere ihtiyaçları vardı.
the vikings menjarah seluruh eropa dan membutuhkan tempat untuk menyembunyikan kekayaan mereka .

midyanlı kadınlarla çocuklarını tutsak alıp bütün hayvanlarını, sürülerini, mallarını yağmaladılar.
orang-orang israel menawan para wanita dan anak-anak midian, dan merampas segala hewan dan ternak, serta segala kekayaan mereka

sonra yakupun bütün oğulları cesetleri soyup kenti yağmaladılar. Çünkü kızkardeşlerini kirletmişlerdi.
setelah pembantaian itu, anak-anak yakub yang lain merampok kota itu sebagai balas dendam karena adik mereka telah dinodai kehormatannya

İsrailliler, rabbin yeşuya verdiği buyruk uyarınca, kentin yalnız hayvanlarıyla mallarını yağmaladılar.
ternak dan barang-barang yang direbut di kota itu, diambil oleh orang-orang israel menjadi milik mereka, sesuai dengan yang dikatakan tuhan kepada yosua

birçoğu leş yemeye başladı. daha da kötüsü kargaşadan yararlandılar. hayatta kalanların, ailelerin yemeklerini, malzemelerini yağmaladılar.
banyak yang jadi pemulung, atau lebih buruknya, mereka ambil untung dari bencana itu, menyerang mereka yang selamat, para keluarga... demi uang dan makanan, serta apapun yang bisa dijarah.

bu arada amatsyanın kendisiyle birlikte savaşa katılmamaları için geri gönderdiği askerler, samiriye ile beythoron arasındaki yahuda kentlerine saldırdılar. Üç bin kişi öldürüp çok miktarda mal yağmaladılar.
sementara itu prajurit-prajurit israel yang telah disuruh pulang oleh amazia, dan tidak diizinkan turut bertempur, telah menyerang kota-kota yehuda antara samaria dan bet-horon. mereka membunuh 3.000 orang serta merampas banyak barang

"lindisfarne'daki manastıra geldiler,.. "...her şeyi yakıp yıkarak yağmaladılar,.. "...günahkar ayaklarıyla kutsal mekanda gezindiler,..
"mereka mendatangi gereja di lindisfarne ", ...memporak porandakan segalanya dengan biadab, ...menginjak-injak tempat suci dengan kaki-kaki kotor mereka, ...merubuhkan altarnya, ...dan merampas semua harta dari gereja suci itu.

ames, saddam'ın müzesini yağmaladı.
aimes menjarah musium sadam