您搜索了: tahtsid (爱沙尼亚语 - 土耳其语)

aga tavaliselt laskis maavalitseja pühiks rahvale vabaks ühe vangi, keda nad tahtsid.
her fısıh bayramında vali, halkın istediği bir tutukluyu salıvermeyi adet edinmişti.

aga mõned neist tahtsid teda kinni võtta, kuid ükski ei pistnud kätt tema külge.
bazıları onu yakalamak istedilerse de, kimse ona el sürmedi.

mootorsõidukitööstus saksa võimud tahtsid anda wolkswagenile 398 miljoni euro suurustinvesteeringuabi kahe tootmisbaasi jaoks saksamaal.
otomotiv sanayi alman yetkililer, volkswagen’a, almanya’daki iki üretim merkezinde yatırımyapabilmesi için 398 milyon euro tutarında yardımda bulunmayı istiyorlardı.

väljaspool prantsusmaal elavad inimesed, kes tahtsid näha finaalmänge, olid seegamõõtmatult ebasoodsamas olukorras kui prantsusmaa elanikud.
bilet satışlarında yapılandüzenlemeler, fransa’da oturduklarını kanıtlayan bir adres gösteren müşterilereöncelik tanıyarak diğer ülkelerde oturanları mağdur durumda bırakmıştır.fransa’da oturmayan ve final maçını seyretmek isteyenler, fransa’da oturanlaragöre daha avantajsız birkonuma düşmüşlerdir.

jeesus võttis nüüd leivad, tänas ja, andis neile, kes maas istusid, samuti kai neist kalukesist, niipalju kui nad tahtsid.
İsa ekmekleri aldı, şükrettikten sonra oturanlara dağıttı. balıklardan da istedikleri kadar verdi.

selle mehe olid juudid kinni võtnud ja tahtsid teda tappa; siis tulin mina sõjaväega vahele ja võtsin ta ära nende käest ja sain teada, et ta on rooma kodanik.
bu adamı yahudiler yakalamış öldürmek üzereydiler. ne var ki, kendisinin roma vatandaşı olduğunu öğrenince askerlerle yetişip onu kurtardım.

aga ma ütlen teile, et eelija on juba tulnud, ja nad ei ole teda ära tunnud, vaid on temale teinud, mida nad tahtsid. nõnda peab ka inimese poeg kannatama nende poolt!”
‹‹size şunu söyleyeyim, İlyas zaten geldi, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar. aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden acı çekecektir.››

siis jeesus sai aru, et nad temalt tahtsid küsida, ja ütles neile: „seda te küsitlete isekeskis, et ma ütlesin: Ūürikese aja pärast, siis te ei näe mind, ja taas üürikese aja pärast te näete mind!
İsa kendisine soru sormak istediklerini anladı. onlara dedi ki, ‹‹ ‹kısa süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz› dememi mi tartışıyorsunuz?