您搜索了: although (英语 - 土耳其语)

although allah surrounds them.
allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor.

although the mega o.i.s.
kameranın mega o.i.s.

although he tender his excuses.
bir takım özürler ortaya atsa da.

although, you know, it was wonderful.
buna rağmen, işte, harikaydı.

although he created you in stages.
"o ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı."

although she is poor, she is satisfied.
o, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.

although he may put forth his pleas.
bir takım özürler ortaya atsa da.

although i was tired, i did my best.
yorgun olmama rağmen, elimden geleni yaptım.

although before it came down they were despondent.
artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.

although he has many friends, he is lonely.
pek çok arkadaşı olmasına rağmen, o yalnız.

indeed, although the illicit manufacture of cocaine
gerçekten de, yasadışı kokain imalatının

although natto smells awful, it is delicious.
natto kötü kokmasına rağmen, lezzetlidir.

although, before that, you were of those astray.
bilirsiniz ki, o’nun yol göstermesinden önce siz yolu şaşırmış kimselerdendiniz.

although he's young, he has a grey beard.
genç olmasına rağmen gri sakalı var.

although you see i have less wealth and offspring than you,
eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan."

although tom is sick, he's swimming again today.
tom hasta olmasına rağmen bugün tekrar yüzüyor.

although he isn't ill-natured, he is not very kind.
kaba olmamasına rağmen, çok nazik değildir.

although he evaded some questions, he was charismatic in doing so.
bazı sorulara kaçamak yanıt verse de, bunu yaparken bile karizmatikti.

although few deny his qualifications, maior's appointment was strongly resisted.
Çok az kişi yeteneklerini inkâr etmesine karşın, maior'un atamasına şiddetle karşı çıkıldı.