Results for giudicare translation from Italian to Turkish

Human contributions

From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.

Add a translation

Italian

Turkish

Info

Italian

giudicare

Turkish

değerlendirmek

Last Update: 2009-07-01
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

quant'è orribile il loro modo di giudicare.

Turkish

bak, ne kötü hüküm veriyorlar!

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

mi è stato ordinato di giudicare con equità tra voi.

Turkish

aranızda adaleti sağlamakla emrolundum.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

impossibile! altrimenti, come potrà dio giudicare il mondo?

Turkish

kesinlikle hayır! Öyle olsa tanrı dünyayı nasıl yargılayacak?

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

e gli ha dato il potere di giudicare, perché è figlio dell'uomo

Turkish

ona yargılama yetkisini de verdi. Çünkü o İnsanoğludur.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

ma renderanno conto a colui che è pronto a giudicare i vivi e i morti

Turkish

onlar, ölüleri de dirileri de yargılamaya hazır olan tanrıya hesap verecekler.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

il signore appare per muovere causa, egli si presenta per giudicare il suo popolo

Turkish

halkları yargılamak için ayağa kalkıyor.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

sorgi, dio, a giudicare la terra, perché a te appartengono tutte le genti

Turkish

Çünkü bütün uluslar senindir.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

spetta forse a me giudicare quelli di fuori? non sono quelli di dentro che voi giudicate

Turkish

İnanlılar topluluğunun dışındakileri yargılamaya benim ne hakkım var? sizin de yargılamanız gereken kişiler topluluğun içindekiler değil mi?

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

allah vi ordina di restituire i depositi ai loro proprietari e di giudicare con equità quando giudicate tra gli uomini.

Turkish

allah emaneti sahiplerine vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

dio non ha mandato il figlio nel mondo per giudicare il mondo, ma perché il mondo si salvi per mezzo di lui

Turkish

tanrı, oğlunu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya onun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

e a sua volta isaia dice: colui che sorgerà a giudicare le nazioni: in lui le nazioni spereranno

Turkish

yeşaya da şöyle diyor: ‹‹İşayın kökü ortaya çıkacak, uluslara egemen olmak üzere yükselecek. uluslar ona umut bağlayacak.››

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

v'è tra voi chi, avendo una questione con un altro, osa farsi giudicare dagli ingiusti anziché dai santi

Turkish

sizden birinin öbürüne karşı bir davası varsa kutsallar önünde değil de, imansızlar önünde yargılanmaya cesaret eder mi?

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

ipocriti! sapete giudicare l'aspetto della terra e del cielo, come mai questo tempo non sapete giudicarlo

Turkish

sizi ikiyüzlüler! yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki zamanın anlamını nasıl oluyor da çıkaramıyorsunuz?

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

di': “credo in tutta la scrittura che allah ha rivelato. mi è stato ordinato di giudicare con equità tra voi.

Turkish

onların keyiflerine uyma ve de ki: "ben allah'ın kitaptan indirdiğine inandım ve bana aranızda adaleti gerçekleştirmem emredildi.

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com
Warning: Contains invisible HTML formatting

Italian

la corte di giustizia è competente a giudicare in virtù di una clausola compromissoriacontenuta in un contratto di diritto pubblico o di diritto privato stipulato dall’unione oper conto di questa.

Turkish

adalet divanı’nın, madde iii-337’nin 2. paragrafında belirtilen zararın telafisiyle ilgiliihtilaf durumlarında yargılama yetkisi vardır.

Last Update: 2014-02-06
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

avrei molte cose da dire e da giudicare sul vostro conto; ma colui che mi ha mandato è veritiero, ed io dico al mondo le cose che ho udito da lui»

Turkish

‹‹sizinle ilgili söyleyecek ve sizleri yargılayacak çok şeyim var. beni gönderen gerçektir. ben ondan işittiklerimi dünyaya bildiriyorum.››

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

essi dovranno giudicare il popolo in ogni circostanza; quando vi sarà una questione importante, la sottoporranno a te, mentre essi giudicheranno ogni affare minore. così ti alleggerirai il peso ed essi lo porteranno con te

Turkish

halka sürekli onlar yargıçlık etsin. büyük davaları sana getirsinler, küçük davaları kendileri çözsünler. böylece işini paylaşmış olurlar. yükün hafifler.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

chi sei tu per giudicare un servo che non è tuo? stia in piedi o cada, ciò riguarda il suo padrone; ma starà in piedi, perché il signore ha il potere di farcelo stare

Turkish

sen kimsin ki, başkasının kulunu yargılıyorsun? kulu haklı çıkaran da haksız çıkaran da efendisidir. kul haklı çıkacaktır. Çünkü rabbin onu haklı çıkarmaya gücü vardır.

Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Italian

sfugge alla gente, per via della disgrazia che gli è stata annunciata: deve tenerla nonostante la vergogna o seppellirla nella polvere? quant'è orribile il loro modo di giudicare.

Turkish

müjdelendiği bu kötü haberin etkisiyle utanıp eşinden dostundan saklanmaya çalışır.Şimdi ne yapsın:hor, hakir, itilip kakılan bir bela olarak onu hayatta mı bıraksın, yoksa toprağa mı gömsün, ne yapsın? diye kara kara düşünür!dikkat ediniz, ne fena hükümlerdi verdikleri bu hükümler!

Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:

Reference: Translated.com

Get a better translation with
7,746,974,311 human contributions

Users are now asking for help:



We use cookies to enhance your experience. By continuing to visit this site you agree to our use of cookies. Learn more. OK