Hai cercato la traduzione di armourbearer da Inglese a Turco

Traduzione automatica

Imparare a tradurre dagli esempi di traduzione forniti da contributi umani.

English

Turkish

Informazioni

English

armourbearer

Turkish

 

Da: Traduzione automatica
Suggerisci una traduzione migliore
Qualità:

Contributi umani

Da traduttori professionisti, imprese, pagine web e archivi di traduzione disponibili gratuitamente al pubblico.

Aggiungi una traduzione

Inglese

Turco

Informazioni

Inglese

zelek the ammonite, naharai the beerothite, armourbearer to joab the son of zeruiah,

Turco

ammonlu selek, seruya oğlu yoavın silah taşıyıcısı beerotlu nahray,

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

and when his armourbearer saw that saul was dead, he fell likewise on the sword, and died.

Turco

saulun öldüğünü görünce, silah taşıyıcısı da kendini kılıcının üzerine atıp öldü.

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

and when his armourbearer saw that saul was dead, he fell likewise upon his sword, and died with him.

Turco

saulun öldüğünü görünce, silah taşıyıcısı da kendini kılıcının üzerine attı ve saulla birlikte öldü.

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

so saul died, and his three sons, and his armourbearer, and all his men, that same day together.

Turco

böylece saul, üç oğlu, silah taşıyıcısı ve bütün adamları aynı gün öldüler.

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

and david came to saul, and stood before him: and he loved him greatly; and he became his armourbearer.

Turco

davut saulun yanına varıp onun hizmetine girdi. saul davutu çok sevdi ve ona silahlarını taşıma görevini verdi.

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

and his armourbearer said unto him, do all that is in thine heart: turn thee; behold, i am with thee according to thy heart.

Turco

silahını taşıyan genç, ‹‹ne düşünüyorsan öyle yap›› diye yanıtladı, ‹‹haydi yürü! düşündüğün her şeyde seninleyim.››

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

and jonathan climbed up upon his hands and upon his feet, and his armourbearer after him: and they fell before jonathan; and his armourbearer slew after him.

Turco

yonatan elleriyle ayaklarını kullanarak yukarıya tırmandı; silahını taşıyan genç de onu izledi. yonatan filistlileri yenilgiye uğrattı. silahını taşıyan genç de onu izliyor ve filistlileri öldürüyordu.

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

then said saul unto the people that were with him, number now, and see who is gone from us. and when they had numbered, behold, jonathan and his armourbearer were not there.

Turco

bunun üzerine saul yanındaki adamlara, ‹‹yoklama yapın da aramızdan kimin ayrıldığını görün›› dedi. yoklama yapılınca yonatanla silahını taşıyan gencin orada olmadığını anladılar.

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Inglese

and the men of the garrison answered jonathan and his armourbearer, and said, come up to us, and we will shew you a thing. and jonathan said unto his armourbearer, come up after me: for the lord hath delivered them into the hand of israel.

Turco

sonra yonatanla silahını taşıyan gence, ‹‹buraya, yanımıza gelin, size bir şey söyleyeceğiz›› diye seslendiler. bunun üzerine yonatan silahını taşıyana, ‹‹ardımdan gel›› dedi, ‹‹rab onları İsraillilerin eline teslim etti.››

Ultimo aggiornamento 2012-05-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:

Ottieni una traduzione migliore grazie a
7,728,847,400 contributi umani

Ci sono utenti che chiedono aiuto:



I cookie ci aiutano a fornire i nostri servizi. Utilizzando tali servizi, accetti l'utilizzo dei cookie da parte nostra. Maggiori informazioni. OK