Sie suchten nach: faint hearted (Englisch - Türkisch)

i feel faint.
baygın hissediyorum.

did tom faint?
tom bayıldı mı?

tom might faint.
tom bayılabilir.

so, be not faint-hearted and do not cry for peace.
barışa giden yolda gevşemeyin.

faint limit for asteroids
küçük gezegenler için solgunluk sınırı

these things are faint.
bunlar çok siliktir.

faint limit zoomed in:
yaklaştırma solukluk sınırı:

george was broken-hearted.
george kırık kalpli idi.

so, be not faint-hearted and do not cry for peace. you shall prevail.
gevşemeyin, üstün durumda olduğunuz halde antlaşmaya davet etmeyin!

hide faint stars while moving?
hareket ederken sönük yıldızlar gizlensin mi?

but you can still hear that faint call.
fakat hala o zayıf sesi duyabilirsiniz.

faint limit for stars when zoomed out
uzaklaştırılırken yıldızların solgunluk sınırı

i think i'm going to faint.
sanırım bayılacağım.

abraham was very tender-hearted and forbearing.
[19,47-48; 60,4]

faint limit for deep-sky objects when zoomed out
uzaklaştırıldıklarında derin- uzay nesneleri için solgunluk sınırı

surely, abraham was most tender-hearted and forbearing.
doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu.

indeed ibrahim is most forbearing, very soft hearted, penitent.
doğrusu İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini allah'a vermiş bir kimse idi.

teacher shkëndije rrustemi told express she saw several students faint.
Öğretmen İskenderiye rüstemi de express gazetesine çok sayıda öğrencinin bayıldığını söyledi.

so, be not faint-hearted and do not cry for peace. you shall prevail. allah is with you and will not bring your works to nought.
artık gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın ve allah, sizinledir ve yaptıklarınızın sevabını, hiç azaltmamaktadır.

abraham was certainly a forbearing, compassionate, and tender-hearted person.
doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, duygulu ve gönülden (allah'a) yönelen biriydi.