Sie suchten nach: you are your only limit (Englisch - Türkisch)

you are your only limit
आप अपनी एकमात्र सीमा हैं

oars are your only means of propulsion.
sahip olduğunuz tek itme gücünü kürekler sağlıyor.

are your eyes bad?
gözlerin kötü mü?

this is your only chance.
bu sizin tek şansınız.

are your hands clean?
ellerin temiz mi?

for us are our deeds, and for you are your deeds.
biz işlediğimizden, siz de işlediğinizden sorumlusunuz.

it's this record of who you are, your persona.
kim olduğunuzun , dışarıya yansıttığınız yüzünüzün kaydı bu.

i might be your only friend.
tek arkadaşın olabilirim.

god is your only guardian and helper.
allah'tan başka dost ve yardımcınız yoktur.

m120-2139 ([ipg only] limit programmability of av values)
m120-2139 ([ipg only] av deĞerİnİn sinir programlamasi)

your only remedy is to go to the law.
tek çareniz hukuka başvurmak.

it seems like your only choice is to go.
tek seçeneğin gitmek gibi görünüyor.

they are your garments and you are their garments.
eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz.

it is god who is your only lord. worship only him.
rabbiniz allah budur, o'na kulluk edin.

but if they turn away, your only duty is clear communication.
(ey resulüm!) yine de yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir.

he told them, "worship god for he is your only lord.
allah'a kulluk edin sizin o'ndan başka bir ilâhınız yoktur.

these are yours.
bunlar senin.

he grants life and causes death. god is your only guardian and helper.
sizin allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.

your religion is but one religion -- and i am your only lord, therefore, fear me.
"ve işte bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve ben de sizin rabbinizim. Öyle ise benden sakının." (denildi).

(muhammad), if they turn away, your only duty is to clearly preach to them.
buna rağmen eğer yüz çevirirlerse, ey muhammed! artık sana düşen sadece açık bir şekilde tebliğden ibarettir.