Sie suchten nach: bewijskamer (Holländisch - Türkisch)

de bewijskamer.
delil odasına.

bewijskamer, mcgee.
kanıt odasına git mcgee.

dit is uit de bewijskamer.
- bunlar kilit altındaki kanıtlar. teşekkürler.

dat geld kwam uit onze bewijskamer.
bu para kanıt odamızdan çıkmış.

dit moet in de bewijskamer liggen.
bunun kanıt odasında olması gerek.

breekt kato in bij de bewijskamer?
kato kanıt odasına zorla mı giriyor?

- ik heb in de bewijskamer gekeken.
depoyu kontrol ettim.

die wapens komen uit onze bewijskamer.
silahların bizim kanıt odamızda olması gerekiyorlarmış aslında.

moet dat niet in de bewijskamer, rechercheur?
bunun kanıt odasında olması gerekmez mi dedektif?

ik bekijk het logboek van de bewijskamer.
kanıt odası defterine bakayım.

- ik moet de code van de bewijskamer hacken.
kanıt odasının şifresini kırmak lazım.

de munten. - ze zijn niet in de bewijskamer.
- delil odasında değiller.

als je voor eddie komt, hij is in de bewijskamer.
eddie'yi arıyorsan kanıt odasında.

bewijskamer lkheb ralphie spul uit de bewijskamermoeten geven.
ben ilaçları dava delili olduğu için ralph'te deniyorum.

goed, laten we die munten naar de bewijskamer brengen.
- tamam, şu sikkeleri götürelim.

- op te halen? uit de bewijskamer van het politiebureau.
kanıt odasından.

dan bel ik de bewijskamer om al het bewijs op te halen.
bu arada ben de merkezdeki kanıt odasını arayıp tüm kanıtları çıkarmalarını isteyeceğim.

dus deluca en ik dachten dat... we moeten in de bewijskamer.
deluca'yla ben düşündük ki bir şekilde kanıt odasına erişmemiz gerekiyor.

de echte munt wordt in de bewijskamer gelegd op dit moment.
gerçek sent şu an kanıt odasına konuluyor.

en... en ik kon het monster niet terug in de bewijskamer brengen.
ve... ve kanıt odasına götürdüm.