Sie suchten nach: najvažnije (Kroatisch - Türkisch)

"najvažnije je ne predati se..."
“en önemlisi vazgeçmemek"

najvažnije vijesti dolaze ipak za poduzeća.
en önemli haberse yeni işletmeler için geliyor.

"najvažnije je pronaći najprikladnije zakonsko rješenje.
ysk başkanı tufan algan salı günü gazetecilere verdiği demeçte, "Önemli olan, en uygun yasal çözümü bulabilmektir.

ipak, najvažnije je nikad ne odustati od umjetnosti.
fakat yine de en önemlisi, sanattan hiçbir zaman vazgeçmemek.

osim politike i etniciteta, najvažnije pitanje rs je gospodarstvo.
siyaset ve etnik köken sorunları bir yana, sc’deki mevcut en ciddi sorun ekonomi.

dejan kaže kaku mu je najvažnije da nađe sličice svih srpskih igrača.
dejan, kendisi için en önemli şeyin tüm sırp futbolcuların çıkartmalarını bulmak olduğunu söylüyor.

zemljišni pokrov u europi 2006.godine, najvažnije kategorije u europi
2006’da avrupa’daki arazi örtüleri, avrupa’daki başlıca arazi örtüsü kategorileri sonuçlar doğurur.

ja imam dvoje djece i najvažnije mi je osigurati da im bude što bolje.
benim iki çocuğum var ve benim için en önemli şey onlara mümkün olan en iyi şekilde bakılması.

najvažnije promjene odnose se na financiranje političkih stranaka tijekom izbornih kampanja.
en önemli değişiklikler de kampanyalar sırasında siyasi partilerin finansmanıyla ilgili.

ono što je najvažnije, akcesija u nato ima podršku najšireg kruga albanskog stanovništva.
fakat en önemlisi, arnavutluk halkının büyük bölümü nato üyeliğini destekliyor.

"pravosuđe sada prolazi kroz najvažnije faze reforme", izjavio je za setimes.
setimes'a konuşan peci, "yargı şu anda en önemli reform aşamalarından birinden geçiyor." dedi.

glasnogovornik srpskog vaterpolskog saveza marko bogdanović je za setimes rekao kako je najvažnije uspostaviti kvalitetan sustav.
sırbistan sutopu federasyonu sözcüsü marko bogdanoviç setimes'a, iyi bir sistem kurmanın en önemli şey olduğunu söyledi.

"odnosi između zapadnih demokracija i islamskog svijeta... bit će najvažnije pitanje u 21. stoljeću.
ab komiseri, "batı demokrasileri ile İslam dünyası arasındaki ilişkiler 21. yüzyılın en önemli konusu olacaktır.

u međuvremenu, vlada je povećala davanja na cigarete, lampe, plastiku i što je najvažnije, naftu.
Öte yandan hükümet, sigara, ampul, plastik ve daha da önemlisi petrole uygulanan tüketim vergisini de artırdı.

"mi, članovi vijeća ministara imali smo dvojbe, ali smo odlučili kako je najvažnije potpisati sporazum sa eu.
başbakan, "bakanlar kurulu üyeleri olarak bizler, ikilemlere düştük, ancak en önemli şeyin ab ile anlaşmanın imzalanması olduğuna karar verdik.

ono što je najvažnije, kazala je rushiti, jest ponovna uspostava carinske procedure na sjeveru i borba protiv krijumčara na tom području.
rushiti, en önemli şeyin kuzeyde gümrük prosedürlerini yeniden kurmak ve oradaki kaçakçılıkla mücadele etmek olduğunu ileri sürüyor.

možda najvažnije suđenje za ratne zločine u bivšoj jugoslaviji, ratku mladiću koji se nalazio u bijegu 16 godina, dolazi na kraju rada haškog suda.
eski yugoslavya ilgili belki de en önemli savaş suçları davası olan, 16 yıldır kaçak durumundaki ratko mladiç'in davası, lahey mahkemesinin çalışmalarının sonuna denk geldi.

analize su pokazale da su socijaldemokrati izbore izgubili uglavnom zbog loših gospodarskih rezultata, niskog životnog standarda i, kao najvažnije, visoke stope nezaposlenosti.
yapılan analizler, iktidardaki sosyal demokratların seçimleri kaybetmesinin altında yatan nedenlerin zayıf ekonomik göstergeler, düşük yaşam standartları ve daha da önemlisi muazzam seviyelere ulaşan işsizlik sorunu olduğunu gösteriyor.

"ta su sredstva samo simbolična i nedovoljna, ali je najvažnije da se vlada rs odlučila uključiti", kazao je Ćurguz za setimes.
setimes'a konuşan curguz, "para yardımı sembolik ve yetersiz seviyede olsa da, asıl önemi sc hükümetinin müdahil olmaya karar vermesinde yatıyor." dedi.

"svjesni smo da samo slijedimo najvažnije tradicije pravoslavnih kršćana", ukazuje nada, pojašnjavajući kako je nekadašnji komunistički režim ograničio vjerske obrede.
"bizim sadece en önemli hıristiyan ortodoks geleneklerine uyduğumuzun farkındayız." diyen nada, yakın tarihli komünist rejimin dini etkinlikleri kısıtladığını açıklıyor.