Sie suchten nach: bırakmıyor (Türkisch - Englisch)

lena bırakmıyor karam ne yapıyım
brake

ankara tedbiri elden bırakmıyor.
ankara remains cautious.

ve gerisi de söze gerek bırakmıyor.
and the rest says it all.

bu da işçi maaşlarına hiçbir şey bırakmıyor.
that leaves little if anything for worker salaries.

takım üç sezondur şampiyonluğu elden bırakmıyor.
the team has been the champion for the last three seasons.

büyük yunan kentlerinde polis İhtiyatı elden bırakmıyor
police being extra vigilant in major greek cities

senin ingilizce kompozisyonun neredeyse istenecek bir şey bırakmıyor.
your english composition leaves almost nothing to be desired.

diğer yanda, sanayi üretimi iyimserliğe pek yer bırakmıyor.
on the other hand, industrial production gives little reason for optimism.

Şeffaflık eksikliği güneydoğu avrupa'daki siyasi partileri bırakmıyor
lack of transparency trails political parties in southeast europe

uçak bu sayede kızılötesi güdümleme sistemi kullanan füzelere işaret bırakmıyor.
this was unimportant in the case of this aircraft since it was designed to be a bomber.

fakat yakın arkadaşını öldüren keskin nişancı atışı peşini hâlâ bırakmıyor.
however, the sniper shot that killed his close friend still haunts him.

yaklaşan olimpiyat oyunları nedeniyle, yunanistan teröristlere karşı İhtiyatı elden bırakmıyor
greece wary of terrorists as olympic games approach

ancak bdp, akp-chp görüşmelerine davet edilmediğini söyleyerek ihtiyatı elden bırakmıyor.
but the bdp remains wary, saying it had not been invited to the akp-chp talks.

hepsi ekmektir ama bırakmıyorlar işte.
it is all bread, but they just do not concede it here.