Sie suchten nach: fısıldıyor (Türkisch - Englisch)

tom fısıldıyor.
tom is muttering.

kulağınıza fısıldıyor.
he's whispering into your ears.

% 1 fısıldıyor:% 2
%1 whispers: %2

fısıldıyor similis emmelo
whispers

neden herkes fısıldıyor?
why's everyone whispering?

tom mary'ye bir şey fısıldıyor.
tom is whispering something to mary.

sanki adam yanınızda oturmuş, kulağınıza kim bilir neler fısıldıyor.
it's like the guy is sitting next to you, whispering who knows what into your ear.

"bir tanesi kaşınıyor, diğeri burnunu siliyor, bir diğeri sporcu arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldıyor, bir dördüncüsü de ellerini cebine sokmuş duruyordu.
"one was scratching himself, the other was rubbing his nose, another was whispering something into the ear of his co-athlete, a fourth pushed his hands into his pockets … not one of our olympic competitors was singing the national anthem; no one held a right hand over his heart," he writes.

yoğun bir şekilde kızarır, kıkırdar Çok iyi... kulağına doğru fısıldıyor... iç çekerek sana göstermek istiyorum... öne doğru eğilir, şimdi daha da yaklaşır, dudakları sadece bir şeye dokunur...
blushes intensely, giggling very good... whispering right to his ear i i want to... sighs show you... leans forward, closer now, her lips just touching his something…

babam da alçak sesle şöyle fısıldıyordu, "ben en genç erkek kardeşim, yapabileceğim bir şey yok.
and my father, in a low voice, muttering, "i'm just the youngest brother, there's nothing i can do.