Sie suchten nach: doğruluğunu (Türkisch - Serbisch)

cec, seçimlerin doğruluğunu sağlayamadı.
cik nije garantovala integritet izbora.

doğruluğunu kral oğluna armağan et.
bože, daj caru sud svoj, i pravdu svoju sinu carevom:

tam veri doğruluğunu şundan sonra denetle
Уради пуну проверу након

bilgiye erişen, doğruluğunu bilir onların.
sve su obiène razumnom i prave su onima koji nalaze znanje.

Öyle ki, sana verilen bilgilerin doğruluğunu bilesin.
da poznaš temelj onih reèi kojima si se nauèio.

msk listelerin doğruluğunu garanti altına almak için ne gibi önlemler aldı?
Šta je cik uradila da obezbedi da ti spiskovi budu sređeni?

bu kişilerin çoğu, skandalın açığa çıkmasını ardından konuşma bantlarının doğruluğunu onayladı.
većina ih je potvrdila autentičnost razgovora koji su obelodanjeni po izbijanju skandala.

hiç olmazsa yürüdüğüm yolun doğruluğunu yüzüne karşı savunayım. bile ona güvenim sarsılmaz.››
gle, da me i ubije, opet æu se uzdati u nj, ali æu braniti puteve svoje pred njim.

karısı, ‹‹hâlâ doğruluğunu sürdürüyor musun?›› dedi, ‹‹tanrıya söv de öl bari!››
i reèe mu žena: hoæeš li se još držati dobrote svoje? blagoslovi boga, pa umri.

curujiva'nın ailesinin avukatı rajko daniloviç pejoviç'in adını duyduğunu, ancak iddiaların doğruluğunu kanıtlayamadığını söyledi.
rajko danilović, advokat Ćuruvijine porodice, izjavio je da je čuo za pejovića, ali da ne može da potvrdi da li su te tvrdnje tačne.

"Çalışana tanrı yardım eder". doğruluğu tecrübeyle sabit bu söz, insanoğlunun engin deneyimlerini içerir.
pomozi sam sebi i bog će ti pomoći: ta proverena poslovica primenjiva je na mnoge oblasti ljudskog života.