Results for continually translation from English to Turkish

and how we see is by continually redefining normality.
normaliteyi sürekli yeniden tanımlayarak görüyoruz.

seek the lord and his strength, seek his face continually.
durmadan onun yüzünü arayın!

so shall i keep thy law continually for ever and ever.
sonsuza dek uyacağım.

peter is continually making phone calls to his mother.
peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.

"we are continually working on solving the remaining cases ...
kostunica, "geri kalan davaları çözme konusundaki çalışmalarımızı durmaksızın sürdürüyoruz ...

and were continually in the temple, praising and blessing god. amen.
sürekli tapınakta bulunuyor, tanrı'yı övüyorlardı.

bind them continually upon thine heart, and tie them about thy neck.
tak onları boynuna.

for i am ready to halt, and my sorrow is continually before me.
acım hep içimde.

these polyps are continually budding and branching into genetically identical neighbors.
bu yumrular sürekli tomurcuklanarak ve dallanarak genetik olarak özdeş komşular oluştururlar.

instead, with our well-planned actions, the risk will continually decrease.
bunun yerine, iyi planlanmış eylemlerimizle, risk sürekli olarak azalacaktır.

my confusion is continually before me, and the shame of my face hath covered me,
utancımdan yerin dibine geçtim

while governments at times do not find a common language, cultural institutions continually do.
hükümetler bazen ortak bir dil bulamazken, kültür kurumları sürekli buluyor.

and it tells us our reality is continually branching into different possibilities, just like a coral.
ve bize, gerçekliğimizin sürekli olarak bir mercan gibi farklı olasılıklara dallandığını söyler.

our country has continually supported the efforts of the international community in the kosovo status resolution process.
Ülkemiz, uluslararası toplumun kosova'nın statüsü ile ilgili karar sürecindeki çabalarını sürekli olarak desteklemiştir.

from these disparate fragments proust began to shape a novel on which he worked continually during this period.
"bu dönemde proust, birbirinden kopuk bu parçalardan yavaş yavaş bir roman derlemeye başladı.

behold, i have graven thee upon the palms of my hands; thy walls are continually before me.
duvarlarını gözlüyorum sürekli.

let his children be continually vagabonds, and beg: let them seek their bread also out of their desolate places.
yıkık evlerinden uzakta yiyecek arasın!

he became bad-tempered, continually criticized his wife's cooking and complained of a pain in his stomach.
o kötü huylu oldu, sürekli karısının yemeklerini eleştirdi ve midesindeki bir ağrıdan şikayet etti.

over the past five years, domestic production has been continually falling, while bih's reliance on imports has increased.
son beş yıldır yerli üretim sürekli olarak düşerken bh'nin ithalata olan bağlılığı da artıyor.

that is civilization -- and in its soil grow continually freedom, comfort and culture," what all tedsters care about most.
iste bu medeniyetin ta kendisi. ve bu toprak surekli buyuyor, ozgurluk, rahatlik ve kultur. ted cilerin tek umursadiklari sey.