Results for encountering translation from English to Turkish

in case of encountering an unexpected explosion:
beklenmeyen bir patlama ile karşılaşılması halinde:

and finally i ended up encountering psychology by chance.
ve sonunda şans eseri psikoloji ile karşılaştım.

you are surprised when encountering the nature. you imagined a barren place.
çorak hayal ederken doğa ile karşılaşınca şaşırdınız

he directs the command, elaborates the signs that you may be certain of encountering your lord.
(yaratma) işi(ni) düzenler, ayetleri açıklar ki, rabbinizle karşılaşacağınıza kesin olarak inanasınız.

customer’s funds are protected in the unlikely event of plus500 encountering financial difficulty.
müşterinin fonları, plus500'ün finansal zorluklarla karşılaşma ihtimaline karşı korunmaktadır.

the analysts encountering an out of limit result during the analysis starts the the research by checking the calculations.
analiz sırasında limit dışı sonuca rastlayan analist araştırmaya hesaplamaları kontrol ederek başlar.

the karamanlis administration, which won a second term in a landslide, is encountering one challenge after another.
ezici bir çoğunlukla iktidardaki ikinci dönemini kazanan karamanlis yönetimi birbiri ardına güçlüklerle savaşıyor.

integration minister ermelinda meksi said efforts to prepare an action plan are encountering difficulties due to weaknesses in the public administration and public finance management.
katılımdan sorumlu bakan ermelinda meksi, kamu idaresi ve kamu maliyesi yönetimindeki zayıflıklar nedeniyle eylem planı hazırlama yönündeki çabalarda güçlüklerle karşılaşıldığını ifade etti.

the first record of europeans encountering it is in 1690 in japanese temple gardens, where the tree was seen by the german botanist engelbert kaempfer.
avrupa kaynaklarında ginkgoya ilk atıf 1690'da japon tapınaklarında bu ağaçla karşılaşan (hollandalılarla gelmiş) alman botanikçi engelbert kaempfer eliyledir.

because of the risk of encountering solution features/cavities in the ground, the tbm will only be operated in ground that has been probed in advance.
zeminde çözüm özellikleri/boşlukları ile karşılaşma riskinden dolayı tbm, sadece önceden araştırılmış zeminlerde çalıştırılacaktır.

more typical problems include losing track of a family member or friend, being robbed, or encountering a hazardous situation such as a gas leak or polluted water.
en tipik sorunlar arasında bir aile ferdi veya arkadaşın kaybolması, hırsızlık, gaz kaçağı veya su kirliliği gibi tehlikeli bir durumla karşılaşmak yer alıyor.

now, an adult encountering a new situation -- when we encounter a new situation we have a tendency to want to categorize it just as quickly as we can, you know.
bir yetişkin yeni bir durumla karşılaştığında -- yani bizler yeni bir durumla karşılaştığımızda, bir meyilimiz vardır, durumu olabildiğince çabuk bir şekilde kategorilendirmek için.

i will soon start visiting various towns and municipalities in serbia, we will come to all companies encountering problems and, together with the workers, we will seek a solution for their situation.
yakında sırbistan’daki çeşitli kent ve belediyeleri ziyaret etmeye başlayacağım. sorun yaşanan tüm şirketlere gideceğiz ve işçilerle birlikte bu duruma çözüm arayacağız.

previous sampling attempted around some platforms was unsuccessful due to shallow refusal of the sampling equipment upon encountering hard strata within the sub-seabed complex geological profile, possibly due to former indurated erosion surfaces during low sea level periods.
bazı platformlarda gerçekleştirilmeye çalışılan önceki numune alma işleri alçak deniz seviyesi dönemlerinde önceki sertleşmiş erozyon yüzeylerinden dolayı deniz yatağı altındaki karmaşık jeolojik profil dahilinde sert katman ile karşılaştıktan sonra numune alma ekipmanıın sığ yüzeyde bunu kabul etmemesi sonucu başarısız olmuştur.

'jinn and human, did there not come to you messengers of your own who narrated to you my verses and warned you of encountering this day' they will reply: 'we bear witness against ourselves' indeed, the life of this world beguiled them.
"ey cin ve insan topluluğu! size ayetlerimi anlatan, bugünle karşılaşmanızdan sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?"