Results for innate translation from English to Turkish

generosity is innate in some people.
cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.

babies really are born with a lot of innate pleasures.
bebekler gerçekten de pek çok doğuştan zevkle dünyaya gelir.

this is how (the innate law of) god works inevitably.
allah için elbette bu kolaydır.

innate immune systems are found in all plants and animals.
doğuştan gelen bağışıklık sistemi bütün bitki ve hayvan gruplarında bulunur.

complement is the major humoral component of the innate immune response.
tamamlayıcı sistem, doğuştan gelen bağışıklık yanıtının ana humoral bileşenidir.

hoffmann and lemaitre discovered the function of the fruit fly "toll" gene in innate immunity.
hoffmann ve bruno lemaitre doğuştan gelen bağışıklık sisteminde meyve sineğinin toll geninin fonksiyonunu keşfetmişleridir.

while some of these instincts may be innate, most are learned, and all of them are hardwired into our brains.
bu içgüdülerin bir kısmı doğuştan olabilir, ama çoğu öğrenilmiştir ve hepsi beynimize sıkıca işlenmiştir.

from lascaux to the louvre to carnegie hall, human beings have a permanent innate taste for virtuoso displays in the arts.
lascaux'tan louvre'a, carnegie hall'a, insanoğlu, doğuştan, sanatta usta gösterimlere karşı sürekli bir beğenisi olmuştur.

dendritic cells are very important in the process of antigen presentation, and serve as a link between the innate and adaptive immune systems.
dendritik hücreler antijen sunumu sürecinde doğuştan gelen ile edinilmiş bağışıklık sisteminde arasında bağlantı oluşturduklarından oldukça önemli bir role sahiplerdir.

for althusser, however, a person's capacity for perceiving him or herself in this way is not innate or given.
althusser için, ne varki, bir insanın kendini bu şekilde algılama kapasitesi doğuştan gelen bir özellik değildi.

a part of this is the innate difficulty of any translation; in arabic, as in other languages, a single word can have a variety of meanings.
kur'ân meâli, basit anlamda kur'an'ı oluşturan sure ve ayetlerin tümünün arapça dışında bir dile tercüme edilerek açıklanmış halidir.

which suggests that instead of there being an innate sense of fairness, that somehow the basis of our economic transactions can be influenced by our social institutions, whether we know that or not.
bu da insanda doğasından gelen bir adalet duygusu olması yerine farkında olsak da olmasak da bir şekilde ekonomik işlemlerimizin sosyal kurumlar tarafından belirlenebileceğini gösteriyor.

==== helper t cells ====helper t cells regulate both the innate and adaptive immune responses and help determine which immune responses the body makes to a particular pathogen.
==== yardımcı t hücreleri ====yardımcı t hücreleri doğuştan ve edinilmiş bağışıklık yanıtlarını düzenler ve belirli bir patojene vücudun bağışıklık yanıtı tiplerinden hangisinin verileceğine karar verirler.

===natural killer cells===natural killer cells, or nk cells, are a component of the innate immune system that does not directly attack invading microbes.
=== doğal öldürücü hücreler ===doğal öldürücü hücreler (nk hücreleri), doğuştan gelen bağışıklık sisteminin bileşenlerindendir.

o wives of the prophet, whosoever of you commits an act of clear shamelessness, her punishment will be doubled. this is how (the innate law of) god works inevitably.
ey peygamberin eşleri, içinizden kim, apaçık çirkin bir harekette bulunursa iki kat azap edilir ona ve bu, allah'a pek kolaydır.

==health problems and death==on december 19, 2007, nate dogg suffered a stroke, according to a coordinator from his recently formed gospel choir, innate praise.
== sağlık sorunları ve ölümü ==nate'in kurduğu gospel korosu innate praise'in koordinatörüne göre nate, 19 aralık 2007'de felç geçirdi.

=== cellular barriers ===leukocytes (white blood cells) act like independent, single-celled organisms and are the second arm of the innate immune system.
=== doğuştan gelen sistemin hücresel engelleri ===lökositler (beyaz kan hücreleri) tek hücreli canlılar gibi bağımsızdavranabilirler ve doğuştan gelen bağışıklık sisteminin ikinci kollarıdırlar.