Results for arvanud translation from Estonian to Turkish

aga mis mulle oli kasuks, olen ma arvanud kahjuks kristuse pärast.
ama benim için kazanç olan her şeyi mesih uğruna zarar saydım.

sest ma ei arvanud ennast sugugi vähema olevat neist ülisuurtest apostlitest.
sözüm ona üstün elçilerden hiç de aşağı olduğumu sanmıyorum!

kes, kuigi ta oli jumala nägu, ei arvanud saagiks olla jumalaga ühesugune,
mesih, tanrı özüne sahip olduğu halde, tanrıya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı.

mõni kommenteerija on arvanud, et kanepitarbimise populaarsuse vähenemist võib seostada muutuva suhtumisega tubakasuitsetamisse.
farklı ulusal eğilimler hâlâ göze çarpmakta olup, ülkeler arasında belirgin farklar bulunmaktadır.

sest ma ei arvanud teie seas mitte midagi muud teadvat kui vaid jeesust kristust, ja teda kui ristilöödut.
aranızdayken, İsa mesihten ve onun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye kararlıydım.

sest jumal oli kristuses ja lepitas maailma iseenesega ega arvanud neile nende üleastumisi süüks ja on pannud meie sisse lepituss
Şöyle ki tanrı, insanların suçlarını saymayarak dünyayı mesihte kendisiyle barıştırdı ve barıştırma sözünü bize emanet etti.

aga ma olen arvanud tarviliseks läkitada teie juurde vend epafroditose, oma kaastöölise ja kaasvõitleja, teie apostli ja minu vajaduste eest hoolitseja,
ama muhtaç anımda bana yardım etmek üzere gönderdiğiniz elçiyi, omuz omuza mücadele verdiğim kardeşim ve emektaşım epafroditusu size geri yollamayı gerekli gördüm.

ja nagu nad heaks ei arvanud kinni pidada jumala tunnetamisest, nii on jumal nad andnud hoolimatu meele sisse, tegema seda, mis ei kõlba;
tanrıyı tanımakta yarar görmedikleri için tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti.

vaid nõnda nagu jumal on meid arvanud kõlbavaks usaldada evangeelium meie kätte, nõnda me ka räägime, ei mitte, nagu tahaksime olla inimestele, vaid jumalale meelepärast, kes katsub läbi meie südamed.
tersine, tanrı tarafından müjdeyi emanet almaya layık görüldüğümüz için, insanları değil, yüreklerimizi sınayan tanrıyı hoşnut edecek biçimde konuşuyoruz.