Trying to learn how to translate from the human translation examples.
From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
È orribile
korkunç!
Last Update: 2011-10-23
Usage Frequency: 1
Quality:
che orribile carico!
bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
quanto è orribile il loro fardello.
bak ki yüklenecekleri şey ne kötüdür!
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
hai certo commesso un'azione orribile”.
andolsun, sen kötü bir iş yaptın."
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
Warning: Contains invisible HTML formatting
quant'è orribile la dimora degli arroganti.
bak, büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
porteranno sulla schiena il loro fardello. che orribile carico!
dikkat edin, yüklendikleri şeyler ne kötüdür!
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
il giorno in cui l'araldo chiamerà a qualcosa di orribile,
gün gelir bir münâdî, hiç de hoşa gitmeyen, insanın görür görmez kaçacağı bir yere çağırır.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
le costringemmo ad un rendiconto rigoroso, e le castigammo di un orribile castigo.
sonunda biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onları görülmemiş biçimde cezalandırdık.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
oracolo sul deserto del mare. così egli viene dal deserto, da una terra orribile
Çölden, korkunç ülkeden bir istilacı öyle geliyor.
Last Update: 2012-05-05
Usage Frequency: 1
Quality:
nel giorno della resurrezione precederà il suo popolo come gregge e li abbevererà nel fuoco: che orribile abbeverata!
(fir'avn), kıyamet günü kavminin önünde gidiyor. İşte onları ateşe getirdi.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
distogliti da loro [o muhammad]. il giorno in cui l'araldo chiamerà a qualcosa di orribile,
artık yüz çevir onlardan; o gün çağıran, hoşlanılmayan birşeye çağırır.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
quante città si mostrarono orgogliose di fronte all'ordine del loro signore e dei suoi messaggeri! le costringemmo ad un rendiconto rigoroso, e le castigammo di un orribile castigo.
nice kent var ki rabbinin ve elçilerinin buyruğuna baş kaldırdı, biz de onu çetin bir hesaba çektik ve ona görülmemiş biçimde azabettik.
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
sfugge alla gente, per via della disgrazia che gli è stata annunciata: deve tenerla nonostante la vergogna o seppellirla nella polvere? quant'è orribile il loro modo di giudicare.
müjdelendiği bu kötü haberin etkisiyle utanıp eşinden dostundan saklanmaya çalışır.Şimdi ne yapsın:hor, hakir, itilip kakılan bir bela olarak onu hayatta mı bıraksın, yoksa toprağa mı gömsün, ne yapsın? diye kara kara düşünür!dikkat ediniz, ne fena hükümlerdi verdikleri bu hükümler!
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality:
continuarono insieme e incontrarono un giovanetto che [quello] uccise. insorse [mosè]: “hai ucciso un incolpevole, senza ragione di giustizia? hai certo commesso un'azione orribile”.
yine yola koyuldular.nihayet bir oğlan çocuğuna rastladılar ve (hızır) onu öldürdü.mûsâ atılıp: “ne yaptın?” dedi, “masum ve günahsız bir canı, kısas hükmü ile bir can karşılığında olmaksızın mı öldürdün?doğrusu görülmemiş derecede fena bir iş yaptın!”
Last Update: 2014-07-03
Usage Frequency: 1
Quality: