Results for solem translation from Latin to Turkish

si vidi solem cum fulgeret et lunam incedentem clar
parıldayarak hareket eden aya bakıp da,

non vidit solem neque cognovit distantiam boni et mal
ne güneş yüzü görüyor, ne de bir şey tanıyor. Öbür adam iki kez biner yıl yaşasa bile mutluluk duymaz, düşük çocuk ondan rahattır. hepsi aynı yere gitmiyor mu?

et quartus effudit fialam suam in solem et datum est illi aestu adficere homines et ign
dördüncü melek tasını güneşe boşalttı. bununla güneşe insanları yakma gücü verildi.

ut vadant et serviant diis alienis et adorent eos solem et lunam et omnem militiam caeli quae non praecep
ve buyruklarıma aykırı olarak gidip başka ilahlara tapar, onların, güneşin, ayın ya da gök cisimlerinin önünde eğilirse

ait ad mosen tolle cunctos principes populi et suspende eos contra solem in patibulis ut avertatur furor meus ab israhe
musaya, ‹‹bu halkın bütün önderlerini gündüz benim önümde öldür›› dedi, ‹‹Öyle ki, İsrail halkına öfkem yatışsın.››

aliud quoque vidit somnium quod narrans fratribus ait vidi per somnium quasi solem et lunam et stellas undecim adorare m
yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. ‹‹dinleyin, bir düş daha gördüm›› dedi, ‹‹güneş, ay ve on bir yıldız önümde eğildiler.››

et qui stare fecit solem virique mendacii et securus et incendens qui principes fuerunt in moab et qui reversi sunt in leem haec autem verba veter
yokim, kozevalılar, moavlı kadınlarla evlenen yoaşla saraf ve yaşuvi-lehem. bu kayıtlar eskidir.

haec dicit dominus qui dat solem in lumine diei ordinem lunae et stellarum in lumine noctis qui turbat mare et sonant fluctus eius dominus exercituum nomen ill
-onun adı her Şeye egemen rabdir- diyor ki,

et nunc ecce manus domini super te et eris caecus non videns solem usque ad tempus et confestim cecidit in eum caligo et tenebrae et circumiens quaerebat qui ei manum dare
İşte şimdi rabbin eli sana karşı kalktı. kör olacaksın, bir süre gün ışığını göremeyeceksin.›› o anda adamın üzerine bir sis, bir karanlık çöktü. dört dönerek, elinden tutup kendisine yol gösterecek birilerini aramaya başladı.

et pandent ea ad solem et lunam et omnem militiam caeli quae dilexerunt et quibus servierunt et post quae ambulaverunt et quae quaesierunt et adoraverunt non colligentur et non sepelientur in sterquilinium super faciem terrae erun
toplanmayacak, gömülmeyecek kemikler, toprağın üzerinde gübre gibi olacaklar. yeruşalim halkının sevdiği, kulluk ettiği, izlediği, danıştığı, taptığı güneşin, ayın, gök cisimlerinin önüne serilecekler.