Results for vino translation from Latin to Turkish

ostendisti populo tuo dura potasti nos vino conpunctioni
acıma bu suçlu hainlere! |isela

pulchriores oculi eius vino et dentes lacte candidiore
dişleri sütten beyaz olacak.

et implebuntur areae frumento et redundabunt torcularia vino et ole
Şarap ve zeytinyağı tekneleri taşacak.

et deficiente vino dicit mater iesu ad eum vinum non haben
Şarap tükenince annesi İsaya, ‹‹Şarapları kalmadı›› dedi.

evigilans autem noe ex vino cum didicisset quae fecerat ei filius suus mino
nuh ayılınca küçük oğlunun ne yaptığını anlayarak,

anus similiter in habitu sancto non criminatrices non vino multo servientes bene docente
aynı şekilde yaşlı kadınlar saygın bir yaşam sürmeli. İftiracı, şaraba tutsak olmamalı; iyi olanı öğretmeli.

diaconos similiter pudicos non bilingues non multo vino deditos non turpe lucrum sectante
aynı şekilde kilise görevlileri, özü sözü ayrı, şarap tutkunu, haksız kazanç peşinde koşan kişiler değil, ağırbaşlı kişiler olmalı.

clamor erit super vino in plateis deserta est omnis laetitia translatum est gaudium terra
dünyanın coşkusu yok oldu.

calix aureus babylon in manu domini inebrians omnem terram de vino eius biberunt gentes et ideo commotae sun
bu yüzden çıldırdılar.

adprehendam te et ducam in domum matris meae ibi me docebis et dabo tibi poculum ex vino condito et mustum malorum granatorum meoru
kendi narlarımın suyundan içirirdim.

dices ergo ad eos sermonem istum haec dicit dominus deus israhel omnis laguncula implebitur vino et dicent ad te numquid ignoramus quia omnis laguncula implebitur vin
‹‹onlara de ki, ‹İsrailin tanrısı rab, her tulum şarapla dolacak, diyor.› eğer sana, ‹her tulumun şarapla dolacağını bilmiyor muyuz sanki?› derlerse,

cogitavi in corde meo abstrahere a vino carnem meam ut animum meum transferrem ad sapientiam devitaremque stultitiam donec viderem quid esset utile filiis hominum quod facto opus est sub sole numero dierum vitae sua
İnsanların göklerin altında geçirdiği birkaç günlük ömürleri boyunca, yapacakları iyi bir şey olup olmadığını görünceye dek, bilgeliğimin önderliğinde, bedenimi şarapla nasıl canlandırayım, akılsızlığı nasıl ele alayım diye düşündüm durdum.