Results for srebro translation from Serbian to Turkish

srebro
gümüş

to je njihovo drugo evropsko srebro.
bu, çiftin avrupa çapında kazandığı ikinci gümüş oldu.

i svemoguæi biæe ti zlato i srebro i sila tvoja.
değerli gümüşün olur.

ona je osvojila u srebro u pucanju iz malokalibarskog pištolja.
arunoviç ufak çaplı tabanca yarışmasında da gümüş madalya kazandı.

da, srebro ima žice, i zlato ima mesto gde se topi.
altını arıtmak için de bir yer vardır.

kultura i sport: dvostruko srebro za hrvatskog skijaša kostelića
kültür ve spor: hırvat kosteliç'e çifte gümüş

srebro tvoje posta troska, vino tvoje pomeša se s vodom.
Şarabına su katıldı.

evo, pretopiæu te, ali ne kao srebro, prebraæu te u peæi nevolje.
sıkıntı ocağında denedim.

sanader je rekao igračima da njihovo "srebro sija kao zlato".
sanader oyunculara "gümüşlerinin altın gibi parladığını" söyledi.

i kad ti se namnoži srebro i zlato, i šta god imaš kad ti se namnoži,
sığırlarınız, davarlarınız çoğaldığında, altınınız, gümüşünüz ve her şeyiniz arttığında,

a koji primi jedan otide te ga zakopa u zemlju i sakri srebro gospodara svog.
bir talant alan ise gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını sakladı.

i dade car jezekija sve srebro što se nadje u domu gospodnjem i u riznicama carskog dvora.
hizkiya rabbin tapınağında ve kral sarayının hazinelerinde bulunan bütün gümüşü ona verdi.

hrvatski "kauboji" odneli su kući srebro iz austrije. [geti imidžis]
hırvat "kovboyları" avusturya'dan gümüşle döndüler. [getty images]

ako li ko zida na ovom temelju, zlato, srebro, drago kamenje, drva seno, slamu,
bu temel üzerine kimi altın, gümüş ya da değerli taşlarla, kimi de tahta, ot ya da kamışla inşa edecek.

i da odneseš srebro i zlato što car i savetnici njegovi dragovoljno prinose bogu izrailjevom, kome je stan u jerusalimu,
benim ve danışmanlarımın yeruşalimde konut kuran İsrailin tanrısına gönülden verdiğimiz altını, gümüşü birlikte götürmelisin.

i uze ahaz zlato i srebro što se nadje u domu gospodnjem i u riznicama doma carskog, i posla na dar caru asirskom.
rabbin tapınağında ve sarayın hazinelerinde bulunan altın ve gümüşü armağan olarak asur kralına gönderdi.

a i juda æe vojevati na jerusalim, i blago svih naroda unaokolo sabraæe se, zlato i srebro i odelo vrlo mnogo.
yahudalılar da yeruşalimde savaşacak. Çevredeki bütün ulusların serveti, çok miktarda altın, gümüş, giysi toplanacak.

ta mera bi, pored prethodnih povećanja tantijema za srebro i platinu, trebalo da ove godine donese dodatnih 65 miliona evra u državni buždet.
söz konusu tedbirin, gümüş ve platinin maden yeri vergilerine yapılan daha önceki bir zamla birlikte, bu yıl devlet bütçesine 65 milyon avroluk ek gelir getirmesi bekleniyor.

beograđani su preplavili ulice u nedelju uveče kada je Đoković osvojio australijan open, kada su vaterpolisti postali evropski šampioni, a rukometaši osvojili srebro.
belgradlılar, djokoviç'in açık'ı kazandığı, sutopçuların avrupa şampiyonu olduğu ve hentbolcuların gümüş madalya kazandığı pazar akşamı sokaklara döküldü.

to je njihovo drugo evropsko srebro. albanski predsednik alfred mojsiju posthumno je odlikovao ordenom zlatnog orla ervina dervisija, koji je poginuo u mirovnoj operaciji u iraku.
bu, çiftin avrupa çapında kazandığı ikinci gümüş oldu. arnavutluk cumhurbaşkanı alfred moisiu, irak'taki barış gücü operasyonlarında hayatını kaybeden ervin dervişi'yi ölümünden sonra altın kartal madalyası ile ödüllendirdi.