Results for piedad translation from Spanish to Turkish

piedad
acıma

sin piedad
af yok

quizás así se os tenga piedad.
umulur ki esirgenmiş olursunuz.

quizás, así se os tenga piedad.
artık ona uyun ve sakının ki size rahmet edebilsin.

quizás, así, se os tenga piedad.
allah'a karşı gelmekten sakının ki o’nun merhametine nail olasınız.

quizás, así, se os tenga piedad».
belki size merhamet edilir.

cuando usáis de violencia lo hacéis sin piedad.
"hem tuttuğunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

sin embargo, grande ganancia es la piedad con contentamiento
oysa eldekiyle yetinerek tanrı yolunda yürümek büyük kazançtır.

desecha las fábulas profanas y de viejas, y ejercítate para la piedad
kutsallıktan yoksun kocakarı masallarını reddet. kendini tanrı yolunda eğit.

no alcanzaréis la piedad auténtica mientras no gastéis algo de lo que amáis.
sevdiğiniz mallarınızdan allah yolunda harcamadıkça “fazilet” mertebesine ulaşamazsınız.

tendrá piedad del pobre y del necesitado, y salvará las vidas de los necesitados
düşkünlerin canını kurtarır.

la piedad no estriba en que entréis en casa por detrás. sino en que temáis a alá.
asıl fazilet, haramlardan sakınan insanın gösterdiği fazilettir. Öyleyse evlere kapılardan girin.

¡seguidla, pues, y temed a alá! quizás, así se os tenga piedad.
artık ona tâbi olun, inkâr ve isyandan sakının ki rahmete nail olasınız.

dijo: «mataremos sin piedad a sus hijos varones y dejaremos con vida a sus mujeres.
(fir'avn): "biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız.

¿por qué no pedís perdón a alá? quizás, así, se os tenga piedad».
esirgenmeniz için allah'tan mağfiret dilemeniz gerekmez mi?"

y, cuando se recite el corán, ¡escuchadlo en silencio! quizás así se os tenga piedad.
kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.

¡reconciliad, pues, a vuestos hermanos y temed a alá! quizás, así, se os tenga piedad.
kardeşlerinizin arasını düzeltin ve allah'tan korkun ki size rahmet edilsin.

dijo: «mataremos sin piedad a sus hijos varones y dejaremos con vida a sus mujeres. les podemos».
(firavun:) "kadınlarını yaşatıp oğullarını öldüreceğiz. biz onlardan çok daha güçlüyüz," dedi.