Results for battaniye translation from Turkish to English

battaniye
blanket

battaniye nerede?
where is the blanket?

bir battaniye daha istiyorum.
i'd like one more blanket.

Üzerime bir battaniye örttü.
he covered me with a blanket.

bir battaniye alabilir miyim?
can i get a blanket?

tom'a bir battaniye verdim.
i gave tom a blanket.

ben bir battaniye alabilir miyim.
may i have a blanket?

bana bir battaniye getirir misin?
could you bring me a blanket?

ben onun üzerine bir battaniye serdim.
i laid a blanket over her.

o, onun üzerine bir battaniye koydu.
she laid a blanket over him.

bir yastık ve battaniye alabilir miyim?
could i have a pillow and blanket?

kapı olarak battaniye gibi bir perde kullanılırdı.
the blankets were used as curtains to screen the doors.

bir anne için bebeğini battaniye ile örtmesi sıra dışı değildir.
it's not uncommon for mom to put a blanket over the baby.

yetkililere göre yardım paketinde erzak, battaniye ve ilaç yer alacak.
the aid will include goods, blankets and medicines, the officials said.

havaya co2 eklemek yatağın üzerine bir tane daha battaniye atmak gibidir.
adding co2 to the air is like throwing another blanket on the bed.

saf olan anne bebeğinin üşüdüğünü düşünüp, üzerine bir battaniye koymak isteyecek.
silly mom thinks her baby looks cold, wants to put a blanket over the baby.

taşyünü battaniye 48 kg/m 3 , 50 mm kalınlığında + perf levha ti=1000
rockwool blanket 48 kg/m 3 , 50 mm thick + perf sheet ti=1000

kış mevsiminde hava sıcaklığı sıfır derecenin epey altına düşüyor ve kar tüm vadileri bir battaniye gibi örtüyor.
in winter, temperatures plummet well below zero and snow blankets entire valleys.

@abdulllah1406 harun al-aqeel protestoculara battaniye verdiği için tutuklandı ve bugün mahkemeye çıkarılacak.
@abdulllah1406haroon al-aqeel was arrested for providing blankets to the protesters and today he will be brought in front of a court.

daha da fazlası, 26 Şubatta protestocu kadınlara battaniye veren bir kişi gizli polis tarafından takip edilip sorguya alındı.
my father: "a rational man would not force women to go to the streets.