Results for birinin bir konuda bir yerlerini ... translation from Turkish to English

bence bir konuda haklılar.
i think they're right about one thing.

bir konuda yardımına ihtiyacım var.
i need your help with something.

bunun için sizi bir konuda rahatlatayım.
so let me reassure you about something.

bu daha önce sorunsuz olan bir konuda yeni beliren bir mesele değil.
it's not like we're starting with something that's been okay.

bilmediğin bir konuda benden istekte bulunman erdemli bir tavır değildir.
do not ask of me that whereof thou hast no knowledge.

allah'ın kendisine yasallaştırdığı bir konuda peygambere herhangi bir engel yoktur.
no blame shall be attached to the prophet for doing what is sanctioned for him by god.

ama bu incil'de cok onemli bir yer kapliyor dolayisiyla bu konuda bir sey yapmam lazimdi.
but it's a big part of the bible, so i figured i had to address it.

Çok hassas olduğum bir konuda "köpekbalığı yüzgeçleri" hakkında.
it was on shark finning, and i felt really strongly about this issue.

herhangi bir konuda yalan beyanda bulunarak işvereni karar verme aşamasında yanıltmak
misleading the employer in the phase of making a decision by involving with fraudulent misrepresentation in any issue thereof

onu dilinize dolamış ve hakkında bir bilginiz olmayan bir konuda ağzınızı açıp konuşuyordunuz.
(just think how erroneous you were,) when you passed this lie on from one tongue to the other and uttered with your mouths that of which you had no knowledge.

ancak bir konuda herkes hemfikir: o da eyaletin sırp otoritesi altında kalamayacağı.
however, all agree on one thing: the province cannot remain under serbian authority.

ahlak hakkında konuşurken görüş farklılıklarına yaşantımızda başka hiç bir konuda yapmadığımız kadar değer veriyoruz.
when talking about morality we value differences of opinion in a way that we don't in any other area of our lives.

bence, herhangi bir yerde herhangi bir konuda karikatüristin her zaman en azından nefreti körükleyecek karikatürleri çizmemek gibi bir tercih hakkı olmalı.
well i believe that in any context anywhere, he always has the choice at least not to do a cartoon that will feed hatred.

her bir senaryo belli bir konuya ait olduğundan karışıklık yaşanmıyor.
the variety of pre-programmed scenes is both clear and comprehensible; as each scene deals with a specific subject, they aren't likely to be confused.

tadiç ve nikoliç bir konuda hemfikirler, o da sırbistan'ın kosova'nın bağımsızlığını tanımaması.
tadic and nikolic agree on one matter -- serbia will not recognise the independence of kosovo.

Üsküp'teki nato diplomatlarına göre ise nato'nun yeni askeri misyonu gibi bir konuda konuşmak için hâlâ çok erken.
according to nato diplomats in skopje, it is still too early to talk about a new military mission for nato.

belirli bir konuya odaklanmış sürümler
focused releases

bancroft ayrıca, belgrad'ın siyasi duruşuna zarar verebilecek bir konuda dodik'e baskı yapmak istenmeyeceğini savunuyor.
moreover, bankroft argues it is debatable that belgrade would want to pressure dodik on in issue that will potentially damage his political standing.

o konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.
he frequently jumps from one topic to another while he is talking.

ve böylece bu uğraş beni dalgamatik adlı bir konuya götürdü.
and so this basically led me to a subject called cymatics.