Results for birisi bu dolandırıcı grup atmak translation from Turkish to English

birisi bu işi bitirmek zorunda.
somebody has to finish this job.

birisi bu konuda bir şey yapmalı.
someone should do something about this.

birisi bu kitaptan iki sayfa yırttı.
someone has torn two pages out of this book.

birisi bu hayatın sadece bir defa yaşandığına,
one believes this is the one and only life.

birisi bu hatayı yapmış öyleyse artık ben yapamam.
someone made that mistake already so i can't do it anymore.

artık bu iki şempanzeden birisi bu görevle pek de ilgilenmiyor.
so one of the two is not really interested in the task anymore.

biz de bu projeyi yaptık, ve projenin olgularından birisi bu.
so we did this project, and this is one of the artifacts of the project.

birisi "bu saçmalık. neden olmasın?" demek isteyebilir.
one wants to say, "nonsense. why not?"

o çok cana yakın birisi bu yüzden onunla çalışmaktan keyif alıyorum.
he is very friendly, so i enjoy working with him.

düşük entropili bir düzende böyle görünen az sayıdaki dağılımdan birisi bu.
a low entropy configuration is one in which there's only a few arrangements that look that way.

tüm valinor ülkesinde askerî teçhizat bulunan çok az sayıdaki binadan birisi bu kaleydi.
it was one of the few places in valinor that housed military equipment.

bir kere algılandığında, ve birisi bu anlamları aklına getirdiğinde, o zaman döngü tamamlanıyor.
once it's perceived, and someone brings it into their own mind, then there's a cycle that has been completed.

bir sonraki olimpiyatlarda, oscar veya oscar'ın takipçilerinden birisi bu barajı aşacak.
next olympics, you can bet that oscar, or one of oscar's successors, is going to make the time.

romanya'nın gayrı menkul piyasasının en iddialı projelerinden birisi bu arsa üzerine inşa edildi.
one of the most ambitious projects in romania's real estate market is built on the plot.

birisi bu tür şeylerin yapılabileceğini hafif güvenilir bir şekilde söyler söylemez insanlar kendilerini yapabileceklerini çabucak ikna ettiler.
as soon as someone said – in an even mildly credible way – that these things "could" be done, then people quickly convinced themselves ... that they "would" be done.

birisi bu fikri eskinin ötesinde yeni ortaya çıkan şeyleri önererek daha fazla indirgeyebilir, bu şekilde."
i guess one could reduce the idea further by suggesting that the new emerges behind and through the old, like this."

esas nokta şu: hareket edemeyecek kadar hasta birisi bu yolla diğer kimselere hastalık bulaşmasına neden olabilir.
the whole point is that a person who can't move can still infect many other individuals.

bilirsiniz, birisinin bir tekerleği sıkıştı ve çalışmıyor, ön tekerleklerden birisi, bu nedenle şunu yapıyoruz, onu geri geri sürüyoruz.
you know, one of them, one of the wheels is stuck, is not working, one of the front wheels, so what we are doing, we are driving it backwards.

bu dolandırıcı, henry oberlander, o kadar etkili bir dolandırıcıydı ki İngiliz yetkililer batı dünyasının tüm banka sistemini yerle bir edebileceğini söylüyor.
this con man, henry oberlander, he was such an effective con man british authorities say he could have undermined the entire banking system of the western world.

* günah keçisi: suçu aslında suçlu olmayan bir kişiye veya gruba atmak.
next, the recipient of propaganda is a socially significant group of people.