Results for fotograf gonder translation from Turkish to English

amin ac fotograf gonder
send a photo

fotograf
photograph

foto gonder
i need money

resimini gonder
resimini gonder

bir fotonu gonder
başka çıplak foton var mi

begeni gonder 1099
send a like 3000

renkli fotograf seçenekleri
color photo options

premium luster fotograf kağıdı
premium luster photo paper

baska yerini gonder o zaman
can you send me photo

banyoya gir ciplak foto gonder askim
askim sekis foto gunder

seni görmek yakınlaşmak isterim fotoraf gonder
where are you from

merhumeye ait giysi, fotograf gibi kişisel eşyaları toparlayıp yaktıkları bir tören.
and they actually take items of clothing and photographs, and they burn them as part of the ritual.

tecavüze uğramış bir kadından, birçok fotograf içerisinden suçluyu teşhis etmesi bekleniyor.
a woman was raped and presented with a series of photographs from which to identify her attacker.

bunlar her zaman bir fotograf olarak sonlanan calismalardi ya da burada oldugu gibi bir gravur.
these always end up being a photograph at the end, or more like an etching in this case.

bu kez tam teşhis yapılıyor çünkü tekrar görülen fotograf belki de gerçekte hiç var olmamış bir anı oluşturuyor.
and a positive identification is made because the photograph replaced the memory, if there ever was an actual memory.

dijital mammografi, tıpkı dijital fotograf makinelerinde olduğu gibi ama hala meme röntgeni niteliğindeki bir tanı yöntemi.
digital mammography is still an x-ray of the breast, can be stored and manipulated digitally, just like we can with a digital camera.

kurban baktığı fotograf serilerinin birinde troy'un fotografının suçluya benzediğini fakat fazla yaşlı göründüğünü söylüyor.
troy's picture was in a photo array that the victim tentatively had some draw toward, but said he looked too old.

bu tabii ki, tam olarak bizim saklandığımız gecede, bizi dağlardan çıkarırlarken rotalarını kutsala yönlendirdiklerinde çekilen bir fotograf.
and of course, this is a photograph literally taken the night we were in hiding, as they divine their route to take us out of the mountains.

sonucta cok buyuk resimler oldular, cok buyuk bir fotograf makinesiyle resimlerini cektim -- sekize onluk bir fotograf makinesiyle.
they end up being very large pictures, and i photographed with a very large camera -- an 8x10 camera.

sonra adının hyun sook lee olduğunu öğrendiğim küçük kıza onu utandıracak birşey yapacak olursam, hemen elini kaldırıp "dur" diyebileceğini söyledim. böyle yaparsa fotograf çekmeyi bırakacaktım.
and i just told the little girl, whose name was hyun-sook lee, that if i ever did anything to embarrass her -- she didn't speak a word of english, although she looked very american -- she could just put up her hand and say, "stop," and i would stop taking pictures.