Results for getirerek translation from Turkish to English

polis cihazı etkisiz hale getirerek patlamayı önlemişti.
police defused the device, preventing an explosion.

tekbir getirerek o'nu noksanlıklardan yücelt de yücelt.
and magnify him with all magnificence.

o sayılı günlerde tekbir getirerek allah'ı zikredin!
and remember allah during [specific] numbered days.

torbayı eski konumuna getirerek klemp açılır ve uygulamaya devam edilir.
by returning it to its previous position, the clamp is opened and the administration continues.

bu demek ki biz bu bilgileri bir araya getirerek inanılmaz illüzyonlar yaratırız.
which means we can bring all this information together to create some incredibly strong illusions.

İlkokul çağındaki çocuklar bile cep telefonlarını okula getirerek en yeni teknolojiyle böbürleniyorlar.
even primary school aged children boast the newest technology, bringing their mobiles with them to school.

sağlık hizmetlerinin tekrar tanımlanmasını, danışman anneleri... ...buraya getirerek yapabiliriz.
and so in redefining the health care teams by bringing the mentor mothers in, we can do that.

ohri anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirerek, yerek yönetim konusunda ilerleme kaydetti.
it has moved forward with decentralisation, meeting its obligations under the ohrid agreement.

bh makamları avrupa standartları ve daha sıkı cezalar getirerek araba kazası sayısını azaltmak istiyorlar.
authorities in bih want to reduce the number of car crashes by introducing european standards and tighter penalties.

biz kendimize rekabet yarattik, ve sonra goz tedevisini karsilanabilir yaptik sarf maliyetlerini dusuk maliyetli hale getirerek
we created competition for ourselves, and then we made eye care affordable by making low-cost consumables.

İş seçim yapmaya geldiğinde, hikayelerin bir çok dönüşümlerini birbiri ile bağlantılı hale getirerek kaybetmektense kazanmayı istiyoruz.
when it comes to choice, we have far more to gain than to lose by engaging in the many translations of the narratives.

Üretici firmalar megazum segmenti gereksiz hale getirerek kompakt modellerden dslr modellere geçişi daha kolay ve hızlı hale getirdiler.
the manufacturer reckoned on a quicker switch from compact to dslr, making the mega zoom segment superfluous.

bu doğal bir olgu, aynen burada ted'de yaptığımız gibi, insanları biraraya getirerek fikirleri tartışmak.
it's a natural component for bringing people together, discussing ideas -- in the same way we're doing here at ted.

Şifre girildikten sonra aktif olan 10 tonluk maksimum çalışma durumunu pasif hale getirerek, maksimum çalışma değerini 8 tona çeker.
it decreases maximum operating value to 8 tons by disabling maximum operating position with 10 tons that is active after entering the password.

avrupalı yetkililer, imf'nin olaya karışmasına şiddetle karşı çıktıklarını dile getirerek olası bir yunan temerrüdüyle ilgili korkulara yol açtı.
european officials have voiced strong opposition against getting the imf involved in the case, prompting fears of a possible greek sovereign default.

aynı yıl içerisinde kanada hükümeti britanya'yla olan son yasal bağını anayasasını birleşik krallık'tan bağımsız hale getirerek kopardı.
the same year, the canadian government severed its last legal link with britain by patriating the canadian constitution from britain.

vuyanoviç ise mevkidaşının ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "aralarındaki iletişimde mevcut olan bütün engellerin ortadan kaldırılacağından" emin olduğunu belirtti.
for his part, vujanovic expressed satisfaction with his counterpart's visit, voicing confidence "that all obstacles that might have existed in our communication will be removed".

bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. bizimle aranızda ‘deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)’ yoktur.
let there be no quarrel between us and you.