Results for kendilerine verilen yetkiler saye... translation from Turkish to English

kendilerine verilen yetkiler sayesinde
by virtue of the authority vested in them

bu, kendilerine verilen doğru sözdür.
(they shall be) among the dwellers of paradise, a promise of truth, which they have been promised.

bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.
[that is] the promise of truth which they had been promised.

kendilerine verilen nimetlere nankörlük eden nice toplumları yok etmişizdir.
and how many a city did we destroy for turning unappreciative of its livelihood?

askerler kendilerine verilen görevi yerine getirebilmeleri için özel eğitim aldılar.
the military team underwent special training to be able to act in accordance with their assigned tasks.

ancak içinizdeki zalimler, kendilerine verilen kelimeleri başka kelimelerle değiştirdiler.
but the transgressors perverted the words said to them entirely into a different thing.

askerler, kendilerine verilen buyruk uyarınca pavlusu alıp geceleyin antipatrise götürdüler.
then the soldiers, as it was commanded them, took paul, and brought him by night to antipatris.

zulmedenler ise, kendilerine verilen refahın peşine düştüler. zaten günahkar idiler.
and those who did wrong followed that in which they luxuriated, and they had been sinners.

zalimler ise, kendilerine verilen refaha dalıp şımardılar; böylece suçlulara katıldılar.
and those who did wrong followed that in which they luxuriated, and they had been sinners.

kendilerine verilene nankörlük ederek...
being unthankful for what we have given them.

1.kendilerine verilen yetkilerin uygulanmasısırasında anayasa ve birlikkurumlarıtarafından kabul edilen hukuk, Üye devletlerin yasalarıkarşısında önceliğesahiptir.
1.the constitution, and law adopted by the union’s institutions in exercisingcompetences conferred on it, shall have primacy over the law of the member states.

kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir.
he hides from the people because of the bad news given to him.

kendisine verilen müjdenin kötülüğü, dolayısıyla kavminden gizlenir.
he hides from the people because of the bad news given to him.

bu miktar, nobel Ödülleri'nin kendilerinde verilen miktara eşittir.
this is equivalent to the amount given for the original nobel prizes.

kendisine verilen görev, sorumluluk ve yetki dışında iş yapmak ya da yetkisiz makine kullanmak
performing works other than the duties, responsibilities and authority granted to it or using unauthorized machinery

x.- kendisine verilen işi yapmamak; yetkisi dışında oian işi yapmak,
x.- not performing the job entrusted to itself; performing the job outside of its authority,

kendilerine verilene nankörlük ederek... keyfinize bakın; yakında mutlaka bileceksiniz!
(as if) to show their ingratitude for the favours we have bestowed on them! then enjoy (your brief day): but soon will ye know (your folly)!

birlik, Üye devletlerinbu amaçlara ulaşma hedefindeki politikalarını koordinasyon içinde yürütür ve Üye devletler tarafından kendisine verilen yetkileri topluluk yöntemiyle uygular.
the union shall coordinate the policies by which the member states aim to achieve these objectives, and shallexercise in the community way the competences they confer on it.

1.birlik, anayasa tarafından kendisine verilen yetkilerin kullanımında, iii.bölümün hükümlerine uygun olarak, avrupa yasalarını, avrupa çerçeve yasalarını,avrupa tüzüklerini, avrupa kararlarını, tavsiye ve görüşleri yasal araçlar olarak kullanır.
1.in exercising the competences conferred on it in the constitution, the union shall use as legal instruments, in accordance with the provisions of part iii, european laws, european framework laws, european regulations, european decisions, recommendations and opinions.