Results for yaparak translation from Turkish to English

paragliding yaparak başladım.
i started with paragliding.

" diye ses yaparak anlaşırlar.
... we are hoping.

ve temelde yaparak öğreniyorlar.
and so basically they're learning by doing.

ama her zaman yaparak öğreniyorsunuz.
but at all times, you're learning by doing.

hile yaparak ne kadar kazanacağım?
how much do i stand to gain from cheating?

yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın."
and do not evil in the earth, causing corruption.

tebrikler, doğru bir seçim yaparak
congratulations on making the right choice

o, geçimini öğretmenlik yaparak kazanır.
he earns his living by teaching.

ve sony böyle yaparak başarıyı garantiliyor.
and in doing so, sony has proven successful.

bunu yaparak, bazı muhteşem bulgulara ulaştık.
and with doing this, we've made some amazing discoveries.

borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
he made a killing by investing in the stock market.

hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar?
what do nurses spend most of their time doing?

oysa süleyman (büyü yaparak) küfre gitmemişti.
solomon did not hide the truth but the devils did.

ev işleri yaparak daha az zaman harcayabilmeyi isterim.
i'd love to be able to spend less time doing household chores.

mikrofondan kayıt yaparak anında müzik notaları oluşturun
create scores on-the-fly by recording from mic

arkadaşınız yatırım yaparak %s trader puanı toplamalıdır.
your friend must collect %s trader points by trading.

zengin insanlara geleneksel mobilya yaparak tonla para kazanıyor.
he's making a ton of money doing custom furniture for rich people.

bunu yaparak, büyük kitlelere gerçekten teknoloji sunabileceğimize inanıyorum.
in doing this, i believe we can truly bring technology to the masses.

İnsanların eşyalarını tırtıklamayın. yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın."
do not defraud people or spread evil in the land.

İnsanların haklarını kısmayın. yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.
"and defraud not people by reducing their things, nor do evil, making corruption and mischief in the land.