Results for olmadığı translation from Turkish to French

verinin kullanılabilir olup olmadığı denetlenemedi
impossible de savoir si des données sont disponibles

sığınakları olmadığı için kayalara sarılıyorlar.
ils sont percés par la pluie des montagnes, et ils embrassent les rochers comme unique refuge.

akranın bizden veri indirmeye istekli olup olmadığı
si le pair est intéressé pour télécharger des données issues de nous

eşi olmadığı halde nasıl olur da çocuğu olur?
comment aurait-il un enfant, quand il n'a pas de compagne?

gün ışığından faydalanmanın kullanılıyor olup olmadığı tespit edilemiyor
impossible de déterminer si l'heure d'été est activée

o'nun eşi olmadığı halde nasıl çocuğu olabilir!
comment aurait-il un enfant, quand il n'a pas de compagne?

daha fazlasına yer olmadığı için sadece 51 sanık duruşmaya katılabildi.
51 accusés seulement assistaient aux audiences parce que l'espace ne pouvait en contenir davantage.

rehavam rabbe yönelmeye yürekten kararlı olmadığı için kötülük yaptı.
il fit le mal, parce qu`il n`appliqua pas son coeur à chercher l`Éternel.

Çünkü gelenler sayıldığında yaveş-gilattan kimsenin olmadığı anlaşılmıştı.
on fit le dénombrement du peuple, et il n`y avait là aucun des habitants de jabès en galaad.

amfetaminler ve ecstasy’nin esrar kadar kolay bulunabilir olmadığı düşünülmektedir.
les amphétamines et l’ecstasy sont par contre considérées comme plus difficiles à se procurer.

koordinasyondan yönetimin sorumlu olmadığı durumlarda, sorumluluğu genellikle değerlendirme komitesi üstlenir.
si ce n’est pas le cas, un comité d’évaluation endosse alors généralement cette responsabilité.

artık isp'ler kullanıcıların İnternet trafiğine kamu zararına olmadığı müddetçe müdahele edemeyecekler.
la loi n'autorise en effet l'interception qu'avec un mandat judiciaire. de plus, le décret prévoit une clause de sécurité, laquelle ne permet aux fournisseurs de déconnecter leurs clients que dans un nombre réduit de situations.

onlar ise kendi aralarında, ‹‹ekmeğimiz olmadığı için böyle diyor›› şeklinde tartıştılar.
les disciples raisonnaient entre eux, et disaient: c`est parce que nous n`avons pas de pains.

bağlı birim olmadığında çık
quitter quand il n'y a aucun volume monté