Usted buscó: ces't ma vie (Francés - Turco)

je t'aime ma vie
seni hayatımı seviyorum

ma vie
nefesim

tu es ma vie
Çubuk

l'amour de ma vie
hayatimin aski

tu a changer ma vie à jamais
iyi geceler aşkım

tu feras toujours partie de ma vie.
tu est ma vie

car christ est ma vie, et la mort m`est un gain.
Çünkü benim için, yaşamak mesihtir, ölmek kazançtır.

ma vie est continuellement exposée, et je n`oublie point ta loi.
yine de unutmam yasanı.

si j'avais 25% de plus de revenu, je serais plus satisfait de ma vie.
eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.

car mes ennemis parlent de moi, et ceux qui guettent ma vie se consultent entre eux,
beni öldürmek isteyenler birbirine danışıyor,

il dira: «hélas! que n'ai-je fait du bien pour ma vie future!
"keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaymışım" der.

pas pour sauver les autres, pour être heureuse, pour changer ma vie qui a des liens profonds et complexes avec les vies d'autrui...
başkalarını kurtarmak için değil, mutlu olmak için, herkesinkiyle derinden ve karmaşık bağlara sahip olan hayatımı değiştirmek için...

reste avec moi, ne crains rien, car celui qui cherche ma vie cherche la tienne; près de moi tu seras bien gardé.
yanımda kal ve korkma! seni öldürmek isteyen beni de öldürmek istiyor. yanımda güvenlikte olursun.››

dis: «en vérité, ma salât, mes actes de dévotion, ma vie et ma mort appartiennent à allah, seigneur de l'univers.
de ki: "benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep alemlerin rabbi allah içindir."

dieu a délivré mon âme pour qu`elle n`entrât pas dans la fosse, et ma vie s`épanouit à la lumière!
işığı görmek için yaşayacağım.›

je les méprise!... je ne vivrai pas toujours... laisse-moi, car ma vie n`est qu`un souffle.
Çek elini benden, çünkü günlerimin anlamı kalmadı.

achazia envoya de nouveau un troisième chef de cinquante avec ses cinquante hommes. ce troisième chef de cinquante monta; et à son arrivée, il fléchit les genoux devant Élie, et lui dit en suppliant: homme de dieu, que ma vie, je te prie, et que la vie de ces cinquante hommes tes serviteurs soit précieuse à tes yeux!
kral üçüncü kez bir komutanla elli adam gönderdi. Üçüncü komutan çıkıp İlyasın önünde diz çöktü ve ona şöyle yalvardı: ‹‹ey tanrı adamı, lütfen bana ve adamlarıma acı, canımızı bağışla!