Usted buscó: je ne fais rien (Francés - Turco)

je ne fais pas confiance
güvenmiyorum

je ne leur fais pas confiance
onlara güvenmiyorum

je ne dis rien et ça la mît en colère.
hiçbir şey söylemedim, onu kızdıran buydu.

je ne fais que suivre ce qui m'est révélé.
ben ancak bana vahyolunana uyarım.

je ne fais que suivre ce qui m'est révélé.»
ben, bana vahyedilenden başkasına uymam."

si je ne fais pas les oeuvres de mon père, ne me croyez pas.
eğer babamın işlerini yapmıyorsam, bana iman etmeyin.

ne fais pas confianceunknown trust in key owner
güvenmiyorumunknown trust in key owner

achaz répondit: je ne demanderai rien, je ne tenterai pas l`Éternel.
ama ahaz, ‹‹hayır, istemem, rabbi sınamam›› dedi.

dis: «je ne fais que suivre ce qui m'est révélé de mon seigneur.
de ki: "ben ancak rabbim tarafından bana vahyolunana uyarım.

cantique de david. l`Éternel est mon berger: je ne manquerai de rien.
eksiğim olmaz.

ne fais (seigneur) croître les injustes qu'en égarement.
(rabbim!) sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!

o notre seigneur, ne fais pas de nous une cible pour les persécutions des injustes.
bizi o zalim kimselerin işkenceleri ile imtihan etme ve rahmetinle bizi o kâfirler güruhundan kurtar!”

je ne fais que suivre ce qui m'est révélé; et je ne suis qu'un avertisseur clair».
bana vahyedilenden başkasına da uymam! ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."

dis: «il ne m'appartient pas de le changer de mon propre chef. je ne fais que suivre ce qui m'est révélé.
de ki: "onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım.

je ne fais que suivre ce qui m'est révélé. je crains, si je désobéis à mon seigneur, le châtiment d'un jour terrible».
de ki: ben onu kendiliğimden değiştiremem, ben, ancak bana vahyedilene uyarım ve şüphe yok ki ben, isyan ettiğim takdirde o pek büyük günün azabından korkarım.

ne fais donc pas attention à toutes les paroles qu`on dit, de peur que tu n`entendes ton serviteur te maudire;
yoksa uşağının bile sana sövdüğünü duyabilirsin.

ils dirent: «en allah nous plaçons notre confiance. o notre seigneur, ne fais pas de nous une cible pour les persécutions des injustes.
dediler ki: "allah'a dayandık, rabbimiz bizi o zulmeden kavme fitne yapma (bizi onların işkencesiyle deneme)!

jésus donc leur dit: quand vous aurez élevé le fils de l`homme, alors vous connaîtrez ce que je suis, et que je ne fais rien de moi-même, mais que je parle selon ce que le père m`a enseigné.
bu nedenle İsa şöyle dedi: ‹‹İnsanoğlunu yukarı kaldırdığınız zaman benim o olduğumu, kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama tıpkı babanın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız.

elles [les idoles] ont déjà égaré plusieurs. ne fais (seigneur) croître les injustes qu'en égarement.
ve andolsun ki bunlar, birçok kişileri doğru yoldan çıkardılar ve zalimlerin, ancak sapıklığını arttır.

jézabel envoya un messager à Élie, pour lui dire: que les dieux me traitent dans toute leur rigueur, si demain, à cette heure, je ne fais de ta vie ce que tu as fait de la vie de chacun d`eux!
İzebel, İlyasa, ‹‹yarın bu saate kadar senin peygamberlere yaptığını ben de sana yapmazsam, ilahlar bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın›› diye haber gönderdi.