Vous avez cherché: compel (Anglais - Turc)

will you compel people to become believers?
artık inansınlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?

so will you compel people to become believers?
artık inansınlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?

and are not invested with the authority to compel them.
onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin.

or is it that their dreams compel them to this?
bunu onlara akılları mı buyuruyor?

international regulations compel the country to construct a permanent facility.
uluslararası yönetmelikler ülkeyi kalıcı bir tesis inşa etmeye mecbur kılıyor.

wouldst thou (muhammad) compel men until they are believers?
artık inansınlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?

photography can also compel us to confront issues that are potentially distressing and controversial.
fotoğrafçılık aynı zamanda bizi üzücü ve tartışmalı olabilecek konularla yüzleşmeye zorlayabilir.

you cannot compel any one except your own self; but urge the believers to fight.
mü'minleri hazırlayıp-teşvik et. umulur ki allah, küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür.

are you going to compel the people to believe except by god's dispensation?
allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz.

so, will you (o muhammad saw) then compel mankind, until they become believers.
artık inansınlar diye insanları zorlayıp duracak mısın?

then, [o muhammad], would you compel the people in order that they become believers?
hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın!

it appears that joining the union compels member states to seek legislative uniformity.
birliğe katılmak, üye ülkeleri yasal açıdan uyum sağlamaya zorladı.