Vous avez cherché: he asked me to solve so that he can show in sc... (Anglais - Turc)

he asked me to dance.
benim dans etmemi istedi.

he asked the lord to show himself so that he could look at him.
allah teâlâ şöyle cevap verdi:“sen beni göremezsin.

he asked me to open the door.
o bana kapıyı açmamı rica etti.

he asked me to pass him the salt.
o, bana ona tuzu uzatmamı rica etti.

"he asked me to help him."
benden kendisine yardım etmemi istedi”, diyor.

he asked me to speak more slowly.
o, bana daha yavaş konuşmamı rica etti.

he asked me to communicate his wishes to you.
İsteklerini sana iletmemi söyledi.

he is buying some wood so that he can make a bookcase.
o, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.

has he the knowledge of the unseen so that he can see?
acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu?

what! has he knowledge of the unseen so that he can see?
acaba gaybın bilgisi kendi yanındadır da o görüyor mu?

during the appointment, the lord spoke to moses. he asked the lord to show himself so that he could look at him.
musa tayin edilen sürede gelince ve rabbi onunla konuşunca: "rabbim, bana göster, seni göreyim" dedi.

but he has modified a two-wheeler so that he can get autonomy and freedom and flexibility.
motorsikletini modifiye ederek hareket özgürlüğü, ve esneklik kazanmıştır

tom asked me to do him a favor. however, i couldn't do what he asked.
tom ona bir iyilik yapmamı rica etti. fakat onun rica ettiği şeyi yapamadım.

on november 3rd, chief prosecutor boris velchev asked parliament to lift stanishev's immunity, so that he can be investigated in connection with a missing classified report handed to him last year.
başsavcı boris velchev, stanishev’e geçtiğimiz yıl verilen gizli bir raporun ortadan kaybolması ile ilgili olarak soruşturma başlatılabilmesi için, 3 kasım’da parlamentodan eski başbakanın dokunulmazlığını kaldırmasını talep etti.

" the friar promises to send a messenger to inform romeo of the plan, so that he can rejoin her when she awakens.
" the friar promises to send a messenger to inform romeo of the plan, so that he can rejoin her when she awakens.

so this is a captain putting the life of every single person on the ship at risk so that he can hear a song.
bu kaptan gemideki herkesin hayatını riske atmak pahasına şarkıyı dinlemeyi seçiyor.

that, and i will say this to the scientists, that the trickster has the ability to hold his ideas lightly so that he can let room in for new ideas or to see the contradictions or the hidden problems i had no joke for that.
biliminsanlarına söyleyeceğim başka bir şey var, düzenbazlar düşüncelerini hafif tutarlar böylece yeni düşüncelerin oluşmasına izin verirler ya da düşünceleriyle ilgili bununla ilgili bir esprim yok.

if one amongst the pagans ask thee for asylum, grant it to him, so that he may hear the word of allah; and then escort him to where he can be secure.
eğer müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. ta ki, allah'ın kelâmını dinlesin.

he asked me to fetch some rain water. i came out of the room and collected some rain water in a cup. qalander baba auliya took some water in a dropper and focused his gaze upon it. after a while when the dropper was pressed all the drops that fell from the dropper were pearls.
benden biraz yağmur suyu getirmemi istedi. odadan çıktım ve bir bardakta biraz yağmur suyu topladım. qalander baba auliya bir damlalıkta biraz su aldı ve bakışlarını ona odakladı. bir süre sonra damlalık bastırıldığında damlalıktan düşen tüm damlalar inciydi.

kurt andersen: like many architects, david is a hog for the limelight but is sufficiently reticent -- or at least pretends to be -- that he asked me to question him rather than speaking.
kurt andersen: Çoğu mimar gibi david de ilgiyi üzerinde toplamak istiyor ama kendisi az konuşur -- ya da en azından öyleymiş gibi davranıyor -- o yuzden de konuşmak yerine benim sorular sormamı istedi.