Vous avez cherché: move in silence when its time to say checkmate (Anglais - Turc)

we move in silence
sessizce hareket et

now it's time to say good night.
Şimdi iyi geceler demenin zamanıdır.

but god will not delay a soul when its time has come.
allah süresi geldiği zaman hiç bir canı ertelemez.

i think it's time for me to say goodbye.
sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.

but never will allah delay a soul when its time has come.
allah süresi geldiği zaman hiç bir canı ertelemez.

but it's time to talk.
ama artık konuşma zamanı.

yes, it's time to go.
evet, gitme zamanı.

i think it's time for me to say what i really think.
sanırım gerçekten ne düşündüğümü söylememin zamanıdır.

i suppose it's time to go.
sanırım gitme zamanı.

but god will not delay a soul when its time has come. god is informed of what you do.
bir canın eceli gelip çatınca, allah onu asla geri bırakmaz; allah, işlediklerinizden haberdardır.

good morning. it's time to wake up.
günaydın, kalkma zamanı.

but never will allah delay a soul when its time has come. and allah is acquainted with what you do.
bir canın eceli gelip çatınca, allah onu asla geri bırakmaz; allah, işlediklerinizden haberdardır.

i think it's time to wind up this meeting.
sanırım bu toplantıyı bitirmenin zamanıdır.

and then it's time to do it again. last year.
ve tekrar yapma vakti geldi. bir önceki sene.

dr. razem: it's time to go, miklos.
dr. razem: gitme vakti, miklos.

it's time to see this happen in serbian politics after 20 years.
bunun 20 yıl sonra sırp siyasetinde de gerçekleşme zamanı geldi.

and then when it's time to go, a green light goes and the jumpmaster goes, "go."
ve sonra atlama zamanı gelince, yeşil ışık yanar ve atlama uzmanı bağırır "atla."

"it's time to change everything," the graffiti declares.
grafitide "her şeyi değiştirmenin vakti." yazıyordu.

i will say, friends, i found this star, it's time to find the moon because i said
diyecegim arkadaslar bu yildizi buldum sira ayi bulmakta cunku dedigm

it's time to make space, to share the enjoyment of life in a beloved community."
saygin cemaatin içinde; hayatın neşesini paylaşmak ve yer açmak zamanıdır."