Vous avez cherché: steady state (Anglais - Turc)

state
durum

state:
seçili adresleri adres defterinden sil.

ts = duration of steady-state phase
ts = sabit durum aşaması süresi

ts: duration time of the steady-state region
ts: sabit durum alanı süresi

a steady climb
muntazam yokuş

thus the assumption of steady state is a very good approximation.
bu yüzden, sabit durum varsayımı oldukça iyi bir yaklaşımdır.

hold this ladder steady.
bu merdiveni sabit tutun.

slow and steady wins the race.
yavaş ve istikrarlı yarışı kazanır.

this table isn't steady.
bu tablo, sabit değildir.

i never had a steady job.
asla sürekli bir işim olmadı.

there was steady economic improvement.
İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.

how about going steady with me?
benimle çıkmaya ne dersin?

following a steady increase since 2001,
2001’de ele geçirilen

lifting and retracting of boom are not steady
bumun kaldırma ve geri çekilmesi sabit değil

there was a steady increase in population.
nüfusta sürekli bir artış vardı.

in the last two to three years, we have reached a steady state of hiv epidemic in the world.
son iki üç yılda dünyada hiv epidemisinde sabit bir hale geçmiş bulunuyoruz.

he maintained a steady speed on the highway.
otobanda sabit bir hızda kaldı.

ec: steady but uneven progress in the region
ak: bölgede sürekli ama düzensiz bir ilerleme var

jack and betty have been going steady for a month.
jack ve betty bir aydır istikrarlı olarak gitmektedirler.

and it has -- the steady state is, more or less, one percent of the adult world population is hiv-infected.
ve bu sabit seyir halinde dünya nüfusunun yaklaşık %1'i hiv ile enfekte.